MAHKEMESİ : BURSA 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 30/05/2013NUMARASI : 2010/1599-2013/494Taraflar arasında görülen nişan bozulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar-k.davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar-karşı davalılar vekili, müvekkili Nurdan ile davalı Furkan'ın 2009 yılında nişanlandığını, ev kiralanıp eşyalar alındıktan sonra davalı Sevinç'in telefon ile arayarak nişanı bozduklarını söyleyerek müvekkillerine hakaret ettiğini, müvekkiline ait buzdolabı ile çeyiz eşyalarının gönderildiğini, diğer beyaz eşyaların gönderilmediğini, daha sonra davalı Furkan'ın başka biri ile nişanlandığını öğrendiklerini, müvekkili Nurdan'ın çevresine karşı küçük düştüğünü, onurunun kırıldığını, müvekkilleri Kıymet ve İbrahim'in de davalı Sevinç tarafından gerek telefonda gerekse mektupla manevi değerleri, onurları ve kişilik haklarının zedelenecek şekilde hakarete uğradıklarını ileri sürerek, nişanın bozulmasından dolayı müvekkili İbrahim tarafından alınan beyaz eşyaların iadesine veya 2.000,00 TL tutarındaki bedelinin iadesine, müvekkili İbrahim için 750,00 TL maddi, 1.000,00 TL manevi tazminat ile Kıymet için 1.000,00 TL, Nurdan için 2.500,00 TL manevi tazminata hükmedilerek davalılardan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar-karşı davacılar vekili, davacıların müvekkilinin ekonomik durumunu bilmelerine rağmen ev ve mobilyalar konusunda zorluk çıkardıklarını, müvekkilinin nişanlısının kendisinden habersiz şekilde hareket etmesi nedeniyle esnafın karşısında küçük düştüğünü, ayrıca müvekkilinin arkadaşına evi göstermek için getirdiğinde davalı Nurdan'ın hakaret ettiğini, davalılar İzmir'e döndükten bir hafta sonra nişanı bozduklarını telefon ile bildirerek eşyaları istediklerini, müvekkillerinin karşı tarafa ait eşyaları gönderdiklerini, müvekkillerinin de takılan bileziği geri istediklerini ancak karşı tarafın bileziği iade etmediklerini, nişanın bozulmasında müvekkillerinin bir kusurunun bulunmadığını, davalı Nurdan'ın daha öncede nişanlanıp ayrıldığını, nişanı bozduktan 3-4 ay sonra başka biri ile sözlendiğini, davalı Nurdan'ın kişilik haklarının zedelenmediğini, davalı İbrahim'in talep ettiği maddi tazminatların ise yersiz olduğunu, beyaz eşyaların bilezik karşılığı tutulduğunu, bileziğin iade edildiği takdirde eşyaların geri verileceğini belirterek, davanın reddi ile, müvekkili Furkan için 5.000,00 TL manevi, 9.325,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, Karşı davanın reddine, Davanın kısmen kabulü ile; bir çamaşır makinası 1.300,00 TL, bir fırın 250,00 TL değerinde olan eşyaların davalılar tarafından davacılara aynen iadesine ya da toplam 1.550,00 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve kusur durumları gözetilerek davacı İbrahim için 1.000,00 TL, davacı Kıymet için 1.000,00 TL, davacı Nurdan için 2.000,00 TL manevi tazminatın karar tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınarak davacılara verilmesine, davacı İbrahim'in maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar-karşı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar-karşı davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.1-TMK'nun 121.maddesine göre, nişanın bozulmasından kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan (nişanlıdan) manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebilir. Bilindiği üzere; manevi tazminat, haksız bir eylemin yarattığı üzüntünün, duyulan elem ve acıların giderilmesini amaçlayan bir ödencedir. Manevi zarar, mal varlığına dokunmayan, yaşam, sağlık, namus, sır, aile mahremiyeti gibi mal varlığı harici varlıklarda meydana gelen azalma olup, bu zarar manevi tazminatla giderilmeye, azaltılmaya çalışılmıştır.Nişanın bozulmasının, taraflarda üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez. Ancak nişanın bozulması nedeni ile fahiş bir zarar doğmuş ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir.Medeni Kanun'un 6.maddesi gereğince, "Kural olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür." buna göre davacının, kişilik haklarının ihlal edildiğini kanıtlaması gerekmektedir.Somut olayda, nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat talep edenler nişanı bozulan Nurdan ile birlikte Nurdan'ın annesi Kıymet ve babası İbrahimdir. Mahkemece her üç davacı lehine de manevi tazminata hükmedilmiştir. Nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat talep hakkı bulunanın TMK'nun 121. md. gereğince Nurdan olduğu, anne ve babasının bu nedenle manevi tazminat talep edemeyeği hususu mahkemece dikkate alınmamıştır.Davacı Nurdan nişanın bozulması nedeniyle TMK'nun 121. md gereğince manevi zarara uğradığını ispat edememiştir. Davalının salt nişanın bozulmasına sebebiyet vermesi nedeniyle, davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, davacı Nurdan'ın iddiasını ispat edemediği kabul edilip, diğer davacılar olan anne ve babanın nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat talep etme hakkı bulunmadığı dikkate alınmadan, manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. 2-TMK'nın 122.maddesine göre, nişanlılık evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine vermiş oldukları, alışılmışın dışındaki hediyeler geri istenebilir. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Nişanın bozulması halinde alışılmışın dışındaki hediyeler aynen, mevcut değilse mislen geri verilir veya karşılığı sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri istenir. Alışılmış mutad hediyelerden kasıt; giyilmekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir.Nişan hediyelerinin mutad sayılabilmesi, yöresel örf ve adete göre verilen hediyelerden olması yanında maddi değerinin de günün koşullarına göre fazla olmayan hediyelerden olmasına bağlıdır ve bu da daha çok tarafların mali ve sosyal durumları ile ölçülmelidir.Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın ve ziynet eşyası mutad hediye kapsamında olmayıp, iadesi gereken hediyeler olarak değerlendirilmektedir. O halde mahkemece, açıklanan ilkeler gereğince davalı tarafından nişanda davacıya takıldığı ispatlanan bir adet bileziğin aynen, aynen olmadığı takdirde bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece nişanda takılan bileziğin olağan hediyelerden olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.