Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2067 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17644 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 48.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 06/05/2014NUMARASI : 2012/37-2014/109Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, müvekkilinin kiracı olduğu işyeri için elektrik sözleşmesi yapmak üzere davalıya müracaat ettiğini, işyerinin geçmiş elektrik borçları nedeniyle davalı ile sözleşme yapılmadığını, fakat işyerine bağlı sayaçtan enerji geçmeye devam ettiğini, davalı kurumun bu sayaçtan enerji okuma yaparak kaçak elektrik tutanağı tuttuğunu, elektrik hırsızlığından ceza davası açıp, icra takipleri yaptığını, istenilen bedelin kaçak elektrik bedeli olduğundan davacı müvekkilinin ödeme yapmadığını, davalı ile görüşülmüş olmasına rağmen abonelik sözleşmesi yapılmayıp kaçak tarifesi üzerinden hesaplama yapılmaya devam edildiğini, bu nedenle kaçak tarifesi değil, normal tarife üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, davacının davalıya müracaat etmiş olmasına rağmen yapılandırma hesabı yapılmadığı belirtilerek davalıya olan borçların Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 14.maddesine göre hesaplanarak davacının normal tarifeyi aşan kısmından borçlu olmadığının tespitine, davacı ile davalı arasında abonman sözleşmesi yapılmasına ve 6111 sayılı yasa gereği borcun yeniden hesaplanarak bu yasa kapsamında ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya dava tarihi itibariyle borcunun 11.196,13 TL olarak tespitine,fazlaya ilişkin talebinin ve diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hükmü temyiz eden davalı vekili, temyiz aşamasında mahkemeye hitaben verdiği dilekçede sulh olduklarını bildirerek "Sulh ve İbra Protokolü"nü ibraz etmiştir.Sulh görülmekte olan bir davanın taraflarının karşılıklı anlaşma ile dava konusu uyuşmazlığa son vermeleridir. Eş söyleyişle sulh davayı sonuçlandıran bir usul işlemi olup, karar kesinleşinceye kadar geçerlidir. Bu nedenle tarafların ibraz ettiği "Sulh ve İbra Sözleşmesi" mahkemece değerlendirilip sonucuna göre hüküm kurulması için bozma kararı verilmiştir. SONUÇ: Taraflar arasında yapıldığı bildirilen sulh anlaşması sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istem halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.