MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 10/04/2014NUMARASI : 2013/609-2014/231Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin davalının kızı olduğunu, reşit olmasına rağmen eğitim hayatının devam ettiğini iddia ederek, daha evvel davacı lehine hükmedilen 150 TL iştirak nafakasının 400 TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, aylık 150 TL olan nafakanın 300 TL'ye arttırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda, davacı Gözde dava tarihi itibariyle reşittir. Böylece yasa gereği iştirak nafakası son bulmuştur. Dolayısı ile arttırılması istenebilecek bir iştirak nafakası bulunmamaktadır. Bununla birlikte davacı dava dilekçesinde eğitimine devam ettiğini belirterek, nafakanın artırılması yönünde talepte bulunmuştur.6100 sayılı HMK'nun 33 maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK'na göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir.TMK.nun 328/1.maddesinde "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder" hükmü ile iştirak nafakasından bahsedilse de, aynı kanunun 364/1.maddesinde "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür" denilmekle yardım nafakasından söz edilmiştir. Her ne kadar davacı vekili dilekçesinde iştirak nafakasının arttırılmasını talep etmiş ise de davada, TMK.nun 364/1.maddesi gereğince reşit olan davacı için davalı babadan yardım nafakası talep edilmektedir.Bu durumda, mahkemece; davacının davalı babasından yardım nafakası talep edebilme koşullarının oluşup oluşmadığı incelendikten sonra oluşacak sonuca göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.