Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20507 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11930 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın sebepsiz zenginleşmeye ilişkin kısmının reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde, babasına ait 687 parsel numaralı taşınmaz babasının izniyle iki katlı bina ve yanına dam yaptığını, inşaat devam ederken babasının öldüğünü, inşaatı tamamlayıp, binanın ikinci katında bulunan evde 2006 yılından bu yana oturduğunu, ölen kız kardeşinin eşi olan davalı ...'nın muristen kalan taşınmazla ilgili ortaklığın giderilmesi davası açtığını, davada 687 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki yapılarla birlikte değerinin 90.000,00 TL, arsanın çıplak değerinin 10.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini belirterek; 80.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... cevap dilekçesinde; davaya konu arsanın, tarafların murisi ...'a ait olduğunu, müvekkilinin, muristen kalan ve içinde dava konusu 687 parselin de olduğu taşınmazlar için ortaklığın giderilmesi davası açtığını, taşınmazın satılarak bedelinin hisseleri oranında taraflar arasında paylaştırılması suretiyle ortaklığın giderileceğini, satıştan sonra sebepsiz zenginleşme davası açılabileceğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Davalı ...; 687 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıları davacının yaptırdığını, arsanın babasına ait olduğunu beyan etmiştir.Davalı ...; açılan davayı kabul ettiğini, dava dilekçesinde belirtilen yerleri davacının yaptığını, bunları yaparken davacıya kendisinin de yardımcı olduğunu bildirmiştir.Mahkemece; dava konusu muhdesatların üzerinde bulunduğu 687 parsel sayılı taşınmaz satılıp, satış parası mirasçılar arasında paylaştırılmadan sebepsiz zenginleşme davası açılamayacağı gerekçesiyle davacının sebepsiz zenginleşmeye ilişkin talebinin reddine, çoğun içinde az da vardır kuralı nazara alınarak 18.09.2013 tarihli bilirkişi raporunun krokisinde A harfi ile gösterilen iki katlı betonarme binanın ve B harfi ile gösterilen 1 katlı damın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmiş, hüküm, davacı ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Davalı ... vekilinin kabul gören temyiz itirazına gelince,Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhinde çoğalması gerekir. Dolayısıyla sebepsiz zenginleşme için zenginleşme ile fakirleşme arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Bu nedenle de iade borcunun kapsamı belirlenirken öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Somut olayda; huzurdaki davanın açıldığı tarihte davaya konu yapıların üzerinde bulunduğu 687 numaralı parselle ilgili açılmış olan ortaklığın giderilmesi davası derdest olup, taşınmaz satılarak davacının elinden alınmamış ve davacı aleyhine henüz zenginleşme oluşmamıştır. Bu bağlamda, davacının sebepsiz zenginleşmeye ilişkin talebin reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; çoğun içinde az da vardır kuralından hareketle davaya konu parsel üzerindeki yapıları davacının meydana getirdiğinin tespitine yönelik hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Zira; HMK'nın 26.maddesi (HUMK m.74) gereğince mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Hal böyle olunca mahkemece; davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak dava dilekçesinde talep edilmemiş olmasına rağmen, taşınmaz üzerindeki yapıları davacının meydana getirdiğinin tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.