MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkillerinin çocukları olan davacı ...'ın 01.10.2009 tarihinde koyun otlatırken yüksek gerilim hattı direğine çıkarak elektrik akımına kapıldığını ve ağır yaralandığını, bu olay nedeniyle müvekkili ...'ın sağlık bütünlüğünün bozulduğunu, özürlü ve engelli olarak bundan sonraki yaşamına devam ettiğini, bir çok işi ve mesleği istemesine rağmen yapamayacağını, bu durumun anne ve babasını da etkilediğini, çocuklarının bu durumunun etkisini yaşamları boyunca hissedeceklerini iddia ederek müvekkili Bilal için 100.000 TL annesi Neriman için 50.000 TL, babası Celal için 50.000 TL olmak üzere toplam 200.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; yaşı küçük ...'ın kendi rızası ile elektrik direğine çıktığını, olayın meydana gelmesinde Bilal'in ağır ve asli kusurlu olduğunu, çocuğun gözetiminin ailesi tarafından yapılması gerektiğini, çocuğuna sahip çıkmayan ve başıboş bırakan ailenin de olayın meydana gelmesinde büyük ihmalinin olduğunu, manevi tazminatın fahiş olduğunu, olayın üzerinden 4 yıl gibi bir sürenin geçtiğini, olayın üzerinden uzunca bir zaman geçtikten sonra manevi tazminat talep edilmesinin manevi tazminat miktarının belirlenmesi noktasında hafifletici bir neden olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı ... için 2.500 TL, davacı ... için 2.500 TL, davacı ... için 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 01.10.2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm davacıların sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;Türk Borçlar Kanunu'nun 56.maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Somut olayda; davacı ... davalıya ait yüksek gerilim hattından geçen elektrik akımına kapılarak, sol elinde pençe eli deformitesi oluşmuş, yaşına göre %32,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiştir. Olayda; davacıların %50, davalının %50 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Yaralanmanın derecesi, tarafların kusur oranı, tarafların sosyal ekonomik durumları ve davacılarda yarattığı üzüntü dikkate alındığında hakkaniyete uygun bir miktara karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu her bir davacı lehine düşük miktarda manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.