Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20365 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12233 - Esas Yıl 2015





Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/12/2014NUMARASI : 2013/209-2014/628Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacıların maliki olduğu taşınmazın uzun zamandır restorasyon gördüğü için kullanılmadığını, çalışmaların 15/12/2009 tarihinde tamamlandığını, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından da kullanılmadığını, restorasyonun tamamlandığı tarihten 3 yıl sonra Ağustos 2012 tarihinde ilgili taşınmaza ait su kesme ihbarnamesinin bırakıldığının geç farkedildiğini, su faturasına itiraz edildiğini, icra takibine maruz kalmamak için faizlerle birlikte ödeme yapıldığını, taşınmazın bulunduğu sokakta kanal temizleme çalışmalarının yapıldığını, şebekeyi taşınmaza bağlayan branjman borusunun koptuğunu, yeniden bağlantının yapılmadığını, 2011 yılı Mart ayından itibaren su tüketiminin imkansız olduğunu, ayrıca faturaya konu su sarfiyatının da normal olmadığını belirterek haksız faturanın iptaline, borçlu olunmadığın tespitine ve ödenen 18.190,35 TL'nin ödeme tarihinden yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacılardan A.. O..'in su abonesi olduğunu, diğer davacıların malik olduğunu, tahakkuk eden su bedelinin 730 günlük tüketimi kapsadığını, tüketime yapılan itiraz sonucu sayacın değiştirildiğini, sayaç muayenesi raporuna göre sayacın doğru çalıştığının tespit edildiğini, taşınmazın bulunduğu sokaktaki kanal yenileme çalışmalarının olumsuzluğa neden olmadığını, tahakkukun doğru olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda su sarfiyatına davalının etkisinin olmadığı, sayaçta arıza bulunmadığı, tüketimin davacıların abonesi olduğu sayaçtan meydana geldiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, konut dışı su aboneliği kapsamında tahakkuk ettirilen tüketim bedelinden borçlu olmadığının tespiti ve yapılan ödemenin iadesine ilişkindir.Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda; tahakkuk eden tüketimin, taşınmazın kullanım şekli ve tahakkuk süresine göre olağan olmadığı, yüksek miktarda kaydedildiği, abonenin sorumluluğundaki sayaçtan sonraki dahili tesisatında herhangi bir kaçak sonucu, bu sarfiyatın sayaç tarafından kaydedileceği belirtilmiştir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.HMK.nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun sonuç bölümünde tahakkuk eden tüketimin, taşınmazın kullanım şekli ve tahakkuk süresine göre olağan olmadığı, yüksek miktarda kaydedildiği, abonenin sorumluluğundaki sayaçtan sonraki dahili tesisatında herhangi bir kaçak sonucu, bu sarfiyatın sayaç tarafından kaydedileceğinin belirtildiği, raporun değerlendirme kısmının ikinci bölümü olan taşınmazın dahili tesisatında su kaçağı olup olmadığının incelenmesi başlığında ise muhtemel olmakla birlikte dosya içerisinde su kaçağına ilişkin belge veya herhangi bir tespit bulunmadığının belirtildiği, raporun ihtimallere dayalı olduğu, mevzuata uygun teknik inceleme yapılmadığı, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, dosyanın su tüketim hesabı konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek tarafların beyan ve itirazlarının dikkate alınması suretiyle davacının ödenmesi gereken su bedelinin sözleşme ve yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması hususunda rapor düzenlettirilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.