Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ....ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı abonenin 4 adet elektrik fatura borcunu ödemediğini, bunun üzerine Elmalı İcra Müdürlüğünün 2009/2256 esas sayılı dosyasıylaicra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, itirazın kötüniyetli ve haksız olduğunu belirterek; icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının aboneliğin bulunduğu işyerinde 13/04/2004-20/10/2005 tarihleri arasında faaliyet gösterdiğini, bu tarihten sonra işyerini başka kişilerin kullandığını, davacı kurumun aboneliğin iptali için sözlü ve yazılı başvurularını dikkate almadığını, sayaç mühürlenmesine rağmen dava dışı kişilere kullanıma açıldığını, davalının hukuki sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; elektrik aboneliğinin davalı adına olduğu, abonelik devam ettiği sürede borçtan abonenin sorumlu olduğu, aboneliğin sona erdirilmesi için geçerli müracaatın bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibine itirazın iptaline, asıl alacağa gecikme zammını aşmamak kaydıyla akdi faiz uygulanmasına, asıl alacağın % 40'ı oranındaki 14.436,97 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında ticarethaneye ilişkin elektrik aboneliği sözleşmesinin bulunduğu, davacı elektrik şirketi tarafından Elmalı İcra Müdürlüğünün 2009/2256 esas sayılı takip dosyasıyla davalı aleyhine enerji tüketim borcu dayanak yapılarak 14.436,97 TL asıl alacak, 3.543,97 TL gecikme zammı ve 637,91 TL % 18 KDV üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibine itiraz ettiği görülmektedir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.A) Dava konusu icra takibinde gecikme zammı hesaplanarak icra takibine başlatıldığı, mahkemece de icra takibine itirazın iptaline karar verildiği belirlenmektedir.Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24. maddesinde; "Zamanında ödenmeyen borçların tahsiline ilişkin hususlar; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında düzenlenir.Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir.Perakende satış sözleşmesinde belirlenen gecikme faizi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammını aşamaz..." hükmü öngörülmüştür.Görüldüğü üzere; iltihaki nitelikteki davaya konu abone sözleşmesinde, ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmemiştir. Bu durumda davacı şirket ancak bu konuda bir kararlaştırmanın bulunduğunu ispat ettiği taktirde dava konusu ödenmeyen fatura bedeli alacaklarına 6183 sayılı yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı uygulanmasını isteyebilir, aksi durumda ise, fatura bedellerine son ödeme tarihlerinden itibaren ancak yasal faiz uygulanmasını talep edebilecektir.Abonelik sözleşmesinin dosyaya celbedilmeden temerrüt halinde gecikme zammının uygulanması gerektiğine dair bir hükmün sözkonusu sözleşmede yer alıp almadığı hususu araştırılmamamıştır.O halde, mahkemece; abonelik sözleşmesi ve eklerini dosya içerisine getirilerek, söz konusu abonelik sözleşmesi içeriğinde ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilip verilmediğinin araştırılması, yer verilmesi halinde ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammının uygulanması, aksi durumda ise, fatura bedellerine son ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken, bu hususa ilişkin bir araştırma yapılmaksızın gecikme zammı ve gecikme zammı KDV'si hesaplamasına giden bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. B) Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Vergi Ödevi Başlıklı 73. maddesinde; “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisinin Bakanlar Kuruluna verilebileceği" açıklanmıştır.20/01/2001 tarih 4628 sayılı ve 14/03/2013 tarih 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunlarının; Amaç, Kapsam ve Tanımlar başlıklı 1. maddelerinin 1. fıkralarında; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre fâaliyet gösteren, mâli açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetim yapılmasının sağlanmasının amaçlandığı belirtilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun'nun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı,gerekçeleriyle; elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı, diğer bir ifadeyle kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Dairemizce de, anılan Genel Kurul kararındaki ilkeler benimsenerek, kayıp-kaçak bedeli yanında, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.( 3.Hukuk Dairesi Dairesi'nin 20/10/2014 tarih, 2014/7090 Esas, 2014/13588 Karar, 03/11/2014 tarih, 2014/7083 Esas, 2014/14256 Karar sayılı kararları )Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirmektedir. Anayasamızın 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı düzenlenmiştir. Nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payınında kanunla getirildiği ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmektedir. Elektrik Piyasası Kanunun temel ilkeleri çerçevesinde amaçlanan hususun; 1 kw elektrik enerjisinin kullanıcılara ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup; aksine, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmemiştir. EPDK kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmemektedir.Öte yandan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun 21/03/2003 tarih 122 sayılı ve 29/12/2005 tarih 622 kurul kararlarına göre; kaçak elektrik enerjisi kullananlara, (kaçak bedeli tahakkukunun) dahil olduğu abone grubu üzerinden aktif enerji bedelinin (1,5) katı olarak, tekerrürü hâlinde ise (2) katı gözönüne alınarak hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır. EPDK'nun bu kararından da anlaşıldığı üzere kaçak kullanımlarda kaçak tahakkuku normal kullanım bedelinin (1,5) katı, kaçak kullanımın tekrarı hâlinde ise (2) katı olarak hesaplanmaktadır. Elektriği kaçak kullananlar kurul kararı gereğince, kaçak bedelini cezalı bedel üzerinden ödemektedirler. O halde, kaçak bedelinin ayrıca, kaçak elektrik kullanmayan abonelerden de tahsili sonucunu doğuracak şekilde tahakkuk yapılması; hak,nesafet ve genel hukuk ilkeleri ile bağdaşmaz.Hâl böyle olunca, mahkemece; davalı tarafın temyiz dilekçesinde resen görülecek nedenlerle kararın bozulması isteği nazara alındığında, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, kayıp-kaçak bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, sayaç okuma bedeli ve iletim bedelinin tahsil edilemeyeceği kabul edilip, kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti bedeli, sayaç okuma bedeli ve iletim bedeli dahil edilmeden yapılacak hesaplama ile, Yargıtay denetimine açık ve bilimsel verilere uygun şekilde, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak başka bir bilirkişi heyetinden alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.