Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20323 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14097 - Esas Yıl 2015





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 27/03/2015NUMARASI : 2013/747-2015/208Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 1998 yılında boşandıklarını, boşanma neticesinde müşterek çocuk G...'nin velayetinin davacıya verildiğini, davalının müşterek çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, müşterek çocuğun öğrenci olup eğitim vb. masrafları olduğunu, davalının ise emekli olup emekli maaşı olduğunu belirterek, müşterek çocuk G... lehine dava tarihinden itibaren aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; boşanma davasında davacının müşterek çocuk için nafaka talebinde bulunmadığını ve bu kararın kesinleştiğini, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu, kendisinin emekli olup bir çok kuruma borcu bulunduğunu, ailesinin yanında ikamet ettiğini, talep edilen nafakayı ödeyecek maddi gücü bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davacının dava tarihinden sonra reşit olduğu gösterilerek dava tarihinden itibaren davacı lehine takdir edilen aylık 100 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 364/1. maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365.maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 328/2. maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez.Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların baba kız oldukları, davacının lise eğitimini tamamladığı, ancak üniversite sınavlarına hazırlandığı,davacının annesinin ev hanımı olup geliri olmadığı, davalı babanın ise emekli olup SGK'nun cevabına göre 2013 yılı Nisan ayı maaşının net 1.227,35 TL olduğu anlaşılmaktadır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında, somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının lise eğitimini tamamlayarak üniversite sınavlarına hazırlandığı nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla, davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacının giderleriyle, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.