Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20321 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15268 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dilekçesinde; davalı ile 2014 yılında evlendiklerini, evlendikten sonra davalının ailesi ile aynı evde ikamet ettiklerini, davalı eşi ile kayınvalidesinin hayvanlara bakması ve tarlada çalışması için kendisine sürekli baskı yaptıklarını, kendisinin de elinden geldiğince verilen işleri yapmaya çalıştığını, ancak kayınvalidesinin davalı eşinin yanında kendisine hitaben “hiç çalışmıyorsun,becerikli değilsin, bedava ekmek yiyorsun” dediğini, davalının ise annesinin bu sözlerine tepki göstermediğini, yine görümcesinin kredi kartı borçları nedeniyle 3 adet bileziğinin kendisinden alınarak satıldığını, sonrasında davalı eşinin de kendisine karşı kayınvalidesi ile benzer söylemlerde bulunmaya başladığını ve kendisine küfrettiğini, bunun üzerine müşterek haneden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek, lehine aylık 350 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin ... mahkemeleri olduğunu, davacı ile kaçarak evlendiklerini, davacının kendisi ile, asgari ücretle çalıştığını ve köyde ailesi ile birlikte kalacaklarını bilerek ve bunu kabul ederek evlendiğini, davacının ailesinin evliliğin başlangıcından itibaren kendisini istemediklerini, davacıya kendisi ve ailesinin hakaret etmesi ve küfretmesinin söz konusu olmadığını, davacının ailesinin etkisi altında kalarak müşterek haneyi terk ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacı tanıklarının davacının anne ve babası olduğundan ve beyanlarının görgüye dayalı olmayıp duyuma dayalı olduğu, davacının evden ayrı yaşamasının haklı bir nedeni olmadığı gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir.Somut olayda; davacı taraf davalının ailesi ile birlikte ikamet ettiklerini,davalı ve davalının ailesinin kendisine kötü davrandığını, yine davalının kendisine hakaret ve küfür ettiğini, bu nedenle müşterek haneden ayrılmak zorunda kaldığını iddia etmektedir. Dinlenen davacı tanıklarının beyanları da irdelendiğinde görüldüğü üzere, davacının davalı ve ailesi ile aynı hanede ikamet ettiği, davalının ailesi ile davalının davacıya tarla vb.işlerde verilen işleri yapmaz ise davacıyı istemediklerini beyan ettikleri, yine bu beyanları tanık olarak bilgilerine başvurulan davacının anne ve babasına da ilettikleri anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, davalının davacı eşi ile birlikte yaşamak için ayrı bağımsız konut temin etmediği, eşine kötü davrandığı ve ailesinin de eşine yönelik hoş olmayan tavır ve davranışlarına müsaade ettiği gözetildiğinde, davacının ayrı yaşamda haklı duruma geldiği anlaşılmaktadır.O halde,mahkemece; davacının ayrı yaşamda haklı olduğu hususunun ispat edilmiş olduğu gözetilerek, taraflarının sosyo ekonomik durumlarıyla orantılı tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.