MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki çeyiz eşyası bedeli davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 1994 tarihinde resmi olarak evlendiklerini, ...'da düğün yapılarak müvekkilinin Almanya'ya gelin gittiğini, 2010 yılında şiddetli geçimsizlik nedeniyle Almanya'da boşandıklarını, evlendikleri 27/07/1995 tarihinde çeyiz eşya senedi düzenlendiğini, bu senette yer alan eşyaların müvekkiline bırakıldığını, söz konusu menkul malların tamamının ise davalıların evinde kaldığını, haricen öğrendikleri bilgilere göre çeyiz eşya senedinde yazılı bulunan eşyaların tamamının davalılarca kaçırıldığını öğrendiklerini belirterek çeyiz eşya senedinde verilmesi taahhüt edilen eşyaların toplamı olan 110.000,00 TL 'nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili duruşmadaki beyanında; çeyiz eşya senedindeki imzaları inkar ettiklerini, imzanın müvekkilleri tarafından atılmadığını, imza incelemesi taleplerinin bulunduğunu beyan etmiştir.Mahkemece; davalıların imzaya itirazları neticesinde adli tıp raporuna göre imzaların davalılara ait olduğu belirlenmemiş ise de ikinci kriminal raporunda imzaların davalılara ait olduğunun belirlenmesi ve eşyaların dolayısıyla davalıların uhdesinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile “21/12/2012 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ev eşyaları yönünden gerek bu eşyaların, gerekse değerleri olan 5,245 TL'den, 04/01/2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ziynet eşyaları yönünden gerek bu eşyaların, gerekse bunların değeri olan 94302,60 TL ile ilgili olarak davalı tarafların mümkünse aynen değilse bedellerinin müşterek ve müselsil olarak sorumlu olmaları kaydıyla davacı tarafa verilmesine” karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.A) Davalı ... yönünden temyiz itirazlarının incelemesinde;Somut olayda davaya konu çeyiz eşya senedindeki imzaya itiraz edilmekle öncelikle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alındığı, verilen raporda ... adına atılı imzanın ... 'un eli ürünü olmadığının belirtildiği, daha sonra grafoloji ve sahtecilik uzmanından alınan ikinci raporda ise ... adına atılı imzanın ... 'un elinden çıktığının bildirildiği görülmektedir.HUMK.nun 275. ve devamı maddelerinde; "bilirkişilik" müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK.nun 283.maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284.maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde; "bilirkişi incelemesi" ismi altında ve 266-287.maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.Mahkemece alınan bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda, mahkemece, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulu marifeti ile alınan raporlardaki çelişkileri de giderecek biçimde rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.B) Davalı ... yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;HMK. 297. Maddesi (HUMK. md. 388) gereğince; mahkemenin, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında, açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde infazı kabil karar vermesi gerekir. Aynı kanunun 26.maddesi (HUMK’nun 74. maddesi) hükmüne göre ise, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın dava dilekçesinde; sadece ziynet ve çeyiz eşyalarının bedelini talep ettiği, aynen iadeye yönelik talepte bulunmadığı görülmektedir. Ayrıca, ziynet eşyası kalemlerinden 1 adet 110 gr kemer modeli takım için 7.700,00 TL, 1 adet 110 gr Trabzon seti takım için 7.700,00 TL ve 1 adet 110 gr çeyrek altından oluşan takım için 7.700,00 TL bedel talep edildiği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise sırasıyla belirtilen ziynet eşyalarına 7.755,00 TL, 7.755,00 TL ve 7.992,60 TL değer takdir edildiği anlaşılmaktadır. Böylelikle aynen iade ve belirtilen ziynet eşyaları değeri yönünden talep aşılarak hüküm kurulduğu belirlenmiştir.O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, dava dilekçesindeki talebe ilişkin hüküm kurulması gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak ve infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.