MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine, mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının ailesini ziyarete gidildiğinde çıkan tartışma sonucu müvekkilindeki altınların zorla alındığını, bir süre sonra davalının evi terk ettiğini, ardından boşanma davası açtığını, evlilikleri sırasında ev için alınan eşyalar için davalının banka ve kredi kartı hesabına havaleler yaptığını, ancak ziynetlerle birlikte ev eşyalarını davalının götürdüğünü belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli 25.500 TL ile müvekkilinin davalının hesaplarına gönderdiği 10.952,00 TL'nin dava tarihinden yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; 12 adet toplam 171,91 gr bilezik ve bir çift 14 ayar 3,75 gr küpe yönünden davayı kabul ettiklerini, davacının belirttiği kadar 81 adet çeyrek altın olmayıp 71 adet olduğunu, davacının gönderdiği paraların müşterek hane için yaptığı masraflara katkı niteliğinde bulunduğunu, başka bir amaç için gönderildiğini ispatlaması gerektiğini, eşyaların davacının yedinde kaldığını savunarak, kabul edilen kısım haricinde davanın reddini istemiştir.Mahkemece; teslim alınan ziynet eşyaları yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacıya ve davalıya takılan küçük altın sayısının 71 olduğu, davalıya takılan sayısının 46 olduğu ve davalıya takılan altınların davalıya ait bulunduğu belirlenmekle 56 adet küçük altın yönünden davanın reddine, borç olarak verildiği iddia edilen paraya ilişkin uyuşmazlığın Borçlar Kanunundan kaynaklanması nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.A) Davacı vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.Kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (ev veya araç alımı, evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Ne var ki, somut olayda; davacı tarafından teslim edilen bilezikler haricinde 81 adet çeyrek altın yönünden talepte bulunulduğu, kuyumcu bilirkişi tarafından hazırlanan raporda toplamda 71 adet çeyrek altından 25 adedinin davacı kadına, 46 adedinin davalı kocaya takıldığının belirlendiği, yargılama sırasında 25 çeyrek altının davacıya teslim edildiği ve mahkemece de davalı kocaya takılan altınlar yönünden davanın reddine karar verildiği görülmektedir.O halde mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı ve davalıya takıldığı tespit edilen çeyrek altınlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki şekilde davanın kısmen kabulü doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.B) Davalı vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2.kitabı ile (3.kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulanış Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemelerinde görülür.Somut olayda; davacı tarafından evlilik birliği sırasında ev için alındığı belirtilen eşyalar için davalının banka ve kredi kartı hesaplarına gönderilen havaleler nedeniyle bedelin iadesi talep edilmiş, davalı tarafça davacının gönderdiği paraların müşterek hanenin ihtiyaçları için verildiğini, ortak yaşam için harcandığı savunmasında bulunulmuştur.Hal böyle olunca, Aile Mahkemesinin görevli olduğu ve davanın görevli mahkemede açıldığı anlaşıldığına göre, mahkemece; davanın esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.