Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/12/2014NUMARASI : 2014/258-2014/707Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalının arsa sahibi olup, dava dışı yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, yüklenicinin arsa sahiplerinden aldığı vekaletnameler ile, bina bitmeden taşınmazları arsa sahipleri adına 3. şahıslara devretmeye başladığını, yüklenicinin dava konusu taşınmazları, önce 3. şahıslara devrettiğini, davacının da bu 3. şahıslardan taşınmazı kaba inşaat halinde harici sözleşme ile satın aldığını, taşınmazların içine imalatlar yaparak oturulur hale getirdiğini, taşınmazların adına tescili için, tapuya gittiklerinde taşınmazlar üzerine tedbir konulduğunu gördüğünü, yaptığı araştırma neticesinde de, arsa sahipleri ile yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçmişe etkili olarak mahkeme kararı ile feshedildiğini öğrendiğini, dava sonucunda da, dava konusu taşınmazların arsa sahiplerinden olan davalı adına tapuya tescil edildiğini beyan ederek, müvekkilinin daire için yaptırdığı inşaat/tadilat işlerinin değerinin 13/06/2013 tarihi itibari ile tespitine ve bu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, aynı daire için 2004-2013 yılları arasında ifa edilen tüm mali yükümlülüklerin tespit edilerek, gerçekte müvekkilince ödenen bu mali yükümlülüklerin davalıdan, beher mali yükümün ifa tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davada zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının beyan ettiği zararların sözleşmenin tarafından istemesi gerektiğini, davacının yüklenicinin halefi konumunda olduğunu, iyi niyet iddiasının yersiz olup, tapu kaydına 2002 yılında tedbir konulduğunu, davacının bu durumu bildiğini, imalatlar yönünden 10 yıl boyunca almış olduğu kira paralarından yaptığından daha fazlasını kazandığını, söz konusu imalatları hangi daireye yapıldığı ve davacı tarafından yapıldığının belli olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, verilen hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak ;Dava konusu uyuşmazlık, davacının, dava konusu taşınmazlarda yaptığı imalatların, sebepsiz zenginleşme esaslarına göre davalıdan tahsili talebine ilişkindir. TBK. nun 77 ( BK. nun 61) ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.Dava konusu uyuşmazlıkta, dava dışı yüklenici ile arsa sahipleri arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi, kesinleşen mahkeme kararı ile geçmişe etkili bir şekilde, 23.01.2001 tarihinden itibaren feshedilmiştir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinden önce yapılan imalatların yükleniciye ait olacağı kabul edilir. Bu imalatlar, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinden sonra yapılmış ise, bu takdirde davalı arsa sahibinden istenebilecektir.Öyle ise mahkemece, bu ilkeler ışığı altında, davacı tarafından yapıldığı iddia olunan imalatların yapıldığı tarih belirlenerek, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.