MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalının idare kayıtlarına girmeyen sayaçtan abonesiz tüketim yaptığı gerekçesi ile kaçak elektrik bedelinin tahsili amacı ile icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; yapılan tahakkukun mevzuata uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 14.185 TL üzerinden takibin devamına ve inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak; Mahkemece, zarar yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; abonesiz kaçak tüketimde gecikme zammı hesaplaması cihetine gidilmiştir. Kaçak kullanımda gecikme zammı olmaz. Gecikme zammında bir zaman unsuru bulunmadığından faiz karakteri yoktur. Gecikme zammı faiz niteliğinde olmadığı gibi faiz benzeri olarak da kabul edilemez.Sözleşmelerde kararlaştırılan gecikme zammı, hukuki niteliği itibariyle, bir borcun gününde ödenmemesi halinde alacaklının gecikme zammı süresince borçluya tanıdığı vade karşılığı belirli bir oranda borca yapılan ilave niteliğindedir. Gecikme zammı, gecikme faizi de değildir. Gecikme zammında da bir para borcunun geç ödenmesi bahis konusudur.Gecikme faiz talebinde bulunabilmek için borçluyu temerrüde düşürmek gerektiği halde, gecikme zammında buna lüzum yoktur. Ne var ki, çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, gecikme zammı isteminin aynı zamanda faiz uygulanması gerektirdiği gözetilerek; ödenmeyen kaçak bedele yönelik olarak faiz uygulanması gerekmektedir.Yine, davacı taraf takip talebinde toplam alacağa takip tarihinden itibaren faiz uygulanmasını talep etmiş olup mahkemece bu talep kabul edilmiştir. Ancak, yalnızca asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülebilir. Bu husus da doğru görülmemiştir.Ayrıca, kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairecede benimsenen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı da söylenemez.Öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi davacı dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulü de mümkün değildir.Somut olayda; bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, kaçak elektrik bedellerine psh, iletim, dağıtım bedellerini de dahil ederek hesaplama yapmıştır. Mahkemece alınan bu hesaplama şekli benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre ve anılan bedeller dahil edilmeden kaçak elektrik bedeli hesabı yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilemez.Hal böyle olunca; mahkemece, öncelikle dosyanın bilirkişiye yeniden tevdiyle davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ile 622 sayılı kurul kararı hükümlerine göre ve (aboneli kullanımlarda kabul edildiği gibi) kaçak tahakkukuna; kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedelleri dahil edilmeden, mesul olduğu kaçak elektrik bedeli ile davacının gecikme zammı talebi, faiz olarak değerlendirilip, takip tarihine kadar işlemiş faiz oranının hesaplattırılarak, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, yalnızca asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütüleceği dikkate alınmalı; daha sonra, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.