MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının ... Kız Meslek Lisesi Çocuk Gelişimi Bölümünü 2014 yılında bitirdiğini, ancak zorunlu stajını yapıyor olması sebebi ile halen okulundan mezun olmadığını, staj bitimi sonrasında ise davacı müvekkilinin üniversite sınavına hazırlanmak istediğini ve tüm bunlar için davalı babasının desteğine ihtiyacı olduğunu belirterek, davacı için aylık 750 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; Davacının lise öğrenimini tamamladığını ve hali hazırda üniversite eğitimine devam etmediğini, davacının üniversiteye gideceği şeklindeki bir varsayımla davacı lehine nafakaya hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olacağını, kaldı ki talep edilen nafakayı ödeyecek ekonomik gücünün de bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacı için aylık 450 TL nafaka takdirine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.TMK 364/1. maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07/06/1998 gün, 1998/656 E.- 1998/688 K.sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nev'i sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Somut olayda; davacı kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun olduğundan üst soyu olan babasından yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; yardım nafakasının miktarı takdir edilirken bunu ödemekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi gerekir. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçimine katkı olacak miktarda, davalının da geliri ile orantılı olarak Medeni Kanunun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Dosyada yer alan belgelerden; davacının lise öğrenimini tamamladığı ve stajyer öğrenci olduğu, üniversite sınavına hazırlandığı, belli dönemlerde yarı zamanlı çalıştığı işlerden aylık 250,00 TL gelir elde ettiği, ancak bu işin ve gelirinin düzenli olmadığı, davalının ise belediye işçisi olduğu ve aylık 1500 TL ücret aldığı, 450 TL kira ödediği ve evli olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü nazara alındığında, takdir edilen yardım nafakası bir miktar fazla olup, TMK.'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir.Mahkemece yapılacak iş; davacının giderleri ve davalının gelirleri ile orantılı şekilde, dava dışı annenin de davacının masraflarına katlanma yükümlülüğü dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, uygun bir miktar nafakaya hükmetmek olmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.