Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/11/2013NUMARASI : 2010/777-2013/580Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait ......... plakalı aracın km. gösterge saatinin arızalanması sebebi ile 02.03.2010 tarihinden davalı şirkete bırakılarak bu arızanın giderilmesinin istendiğini, ancak davalı şirketin bu arıza dışında hiçbir arızası bulunmayan mazot, yağ, akü gibi tüm diğer elektronik aksam kablolarını söktüğünü, ayrıca hiçbir sorun bulunmayan yakıt pompasının değiştirilmesi yönünde teklifte bulunduklarını, aracını tamirden çıkardıktan sonra aracının çekişten düştüğünü, bunula birlikte motor pompa kapağının kırılmış olduğunu ve aracın motor kısmına ilave kablolar eklendiğini, davalı şirketin yaptığı işlemlerin ayıplı olduğunu belirterek, aracında oluşan hasar nedeni ile 9.303,03 TL, aracın onarımının yapılması için gerekli olan süre içerisinde kazanç kaybı olarak ise 8.000,00 TL olmak üzere toplma 17.303,03 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu aracın 02.03.2010 tarihinde km.saati çalışmıyor ve araç 130-140 km.ye geldiğinde gaz kesiyor şikayeti ile müvekkili şirkete getirildiğini, yapılan inceleme sonucunda aracın km gösterge saatinin ve yine yakıt pompasının değişmesi gerektiğinin tespit edildiğini, ancak davacının yakıt pompası değişimine onay vermediğini, aracın göstergelerindeki mekanik arızayı tespit edebilmek için tüm elektrik aksamı üzerinde inceleme yapıldığını, araçta fazladan bulunan kabloların ise davacı tarafça araca daha önceden taktırılmış olan ek bazı aksamlardan (müzik sistemi, telsiz sistemi, takip sistemi vb.) kaynaklandığını, müvekkili şirketin aracın motor kısmında hiçbir tamirat yapmadığını ve belirtilen zararların hiçbirinden müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, 24.05.2013 tarihli bilirkişi raporu esas alınmak sureti ile, davalı şirketin sağladığı servis hizmetinin kusurlu ve ayıplı olması nedeniyle davalı şirketin davacının zararını karşılamakla yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve 7.125,21 TL hasar bedeli ile 8.000 TL araç yoksunluk bedeli olmak üzere toplam 15.125,21 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Somut olayda; davacı, aracını tamir eden davalının ayıplı ifada bulunduğunu, araçta tamirden sonra meydana çıkan arızaların davalının kusurlu tamirinden kaynaklandığını ileri sürerek maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı tarafın onarım için kendisine bırakılan aracı davacının istediği şekilde muayene edip-etmediği; davacının talebi haricinde araca zarar verecek nitelikte başka müdahalelerde bulunup bulunmadığı; araç tamirinin gereği gibi yapıp-yapmadığı noktalarında toplanmaktadır.Medeni Yasa'nın 6. maddesine göre "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." Medeni Yasa'nın bu hükmü 6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasası'nın 190. maddesi 1. fıkrasında bir başka biçimde yinelenmiş olup; " İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir" denilmiştir. Bu bağlamda kural olarak davanın taraflarından her biri iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.Dosyada mevcut ve dava öncesi davacı tarafından yaptırılan tespit raporunda, araç üzerinde keşfen yapılan incelemede, aracın mazot, yağ, akü, hareket devir saati gibi tüm elektronik aksam kablolarının söküldüğü ancak kabloların tekniğe uygun olarak yeniden montajının yapılmadığı, aracın kilometre göstergesi dışında bulunan bütün aksamlarının da kurcalandığı ve araca hasar verildiği, davalı şirketin yapmış olduğu işlemin bu haliyle kusurlu ve ayıplı olduğu, araçta meydana gelen hasarın yedek parça değişimi ve onarımı ile giderilebileceği, aracın hasarlı bu haliyle kullanılamayacağı, araçtaki toplam onarım bedelinin 9.303,03 TL olabileceği, yine aracın yedek parçalarının yurt dışından tedarik edilmesi gerektiği ve bu sürenin de takriben 15-20 günlük bir zaman alacağı, bu süre içerisinde aracın yokluk değerinin ise 8.000,00 TL olabileceği belirtilmiştir. Davalı vekilince, tespit dosyasındaki keşfin yokluklarında yapıldığı ve sonucunda alınan bilirkişi raporunun müvekkiline tebliğ edilmediği belirtilerek, bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir.Yargılama sırasında mahkemece alınan 18.06.2012 tarihli makina mühendisi/eksper bilirkişi raporunda davacı tarafa ait aracın, davalının servisine kilometre saati arızalı ve araç 130-140 km hıza gelince çekişten düşüyor şikayetiyle getirildiği, davalı servis tarafından olması gereken şekilde aracın elektronik arızasının tespiti için torpido kısmındaki kontrol kumanda panelinin sökülerek içindeki kablo bağlantılarının elektronik aletlerle kontrolünün yapıldığı, aracın servisten çıktıktan sonraki çekişten düşme şikayetinin aracın mazot pompasının arızasından kaynaklandığı, mazot pompasındaki bu arızanın servis tarafından tespit edildiği ve değişmesi gerektiğinin davacıya bildirilmesine rağmen davacının bu işleme onay vermediği, davacının araca gereğinden çok kablo bağlantılarının yapılmış olduğu ve mazot pompa kapağının davalı şirketçe kırılmış olduğu hususlarının davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği, fazladan bulunan bu kabloların aracın orijinalinde olmayan ve sonradan taktırılan bir takım sistemler nedeniyle bağlanmış olmasının muhtemel olduğu ve bu kapsamda davalının yapmış olduğu hizmetin ayıplı ve kusurlu olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.Tarafların bilirkişi raporuna itirazı üzerine mahkemece, ikinci bilirkişi raporu alınmış olup, 24.05.2013 tarihinde İTÜ. M...F.... öğretim görevlisi bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda ise; davacının araca ile ilgili olarak dava dışı başka bir servis tarafından düzenlenen 20.04.2010 tarih ve ....sayılı faturada pompa bedeli olarak belirtilen 7.125,21 TL bedelin ve yine aracın kullanılamadığı dönemde gün başına belirlenen 400,00 TL yokluk değerinin günün rayicine göre uygun olduğu, dosya kapsamında dava konusu aracın davalı şirket servisine onarım amacıyla bırakılmadan önceki durumuna ait herhangi bir somut delil bulunmadığı, ancak davacı şirketin beyanları ve tespit dosyasında mevcut bilirkişi raporuna eklenen on beş adet fotoğraf esas alındığında yapılan onarım işleminin fen ve sanat kaidelerine uygun olmadığı, aracın gösterge paneli ve yakıt sistemi muayenesinin dava konusu taşıtın kilometresinde yapılması gerektiği, yakıt pompası kapağının ve elektrik tesisatı ile ilgili davaya konu hususların servis elemanlarında tespit edilmiş olmasının gerektiği ve yine şikayete esas arıza ile ilgili onarım esnasında aracın başka bölgelerinde de işlemler yapıldığı kanaatine varıldığı bildirilmiş, bilirkişi 26/08/2013 tarihli ek raporunda da kök raporundaki görüşünün aynen geçerli olduğunu ifade etmiştir. Mahkemece iş bu rapor esas alınmak sureti ile hüküm kurulmuştur.Hükme esas alınan bu rapor; taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözecek nitelikte somut ve bilimsel veriler içermemekte; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde gerekçe ihtiva etmemektedir. Uyuşmazlığın çözümü için raporlarda; davacının talep ettiği zararın davalı şirketin yapmış olduğu hizmetten kaynaklanıp kaynaklanmadığının net olarak tespiti gerekir. Bununla birlikte dosyada mevcut bilirkişi raporları birbirleri ile çelişkili olup, mahkeme raporlar arasındaki bu çelişki giderilmemiştir.Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK'nun 279/2. maddesi gereğince; bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.Hal böyle olunca mahkemece; tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporlarına karşı sunmuş oldukları itiraz dilekçelerindeki beyanları da nazara alınarak, üniversitelerin Otomotiv Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden, dosyadaki mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, davacının iddia ettiği aracın çekişten düşmesi, aracın içerisine fazladan kablolar ilave edilmesi ve mazot pompa kapağının kırılması şeklindeki arızaların, davalı servisin yaptığı tamir sırasında ve bu tamiratın hatalı yapılması nedeniyle meydana gelip gelmeyeceği, bu belirtilen arızlar nedeni ile davacının aracında ne şekilde ve ne kadarlık bir zarar oluşacağı, davalının yapmış olduğu kontrol sonucu yakıt pompasını değiştirilmesi gerektiği konusunda davacıyı bilgilendirmiş olmasının tarafların kusur durumuna etkisi, konularında yeterli ve denetlenebilir bir rapor aldırılarak hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.