Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19816 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12565 - Esas Yıl 2015





Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/03/2014NUMARASI : 2011/205-2014/147Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacı ile davalının kardeş olduklarını, tarafların murisi T... Ş...'in 05.07.2003 tarihinde vefat ettiğini ve davalının bu tarihten itibaren murise ait dükkânları kiraya vermek sureti ile tasarrufta bulunduğunu, ancak bu kira bedellerinden müvekkili davacıya düşen payı ödemediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL'nin 05.07.2003 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava tarihinden geriye doğru 5 yıldan öncesine ait ecrimisil istemlerinin zamanaşıma uğramış olduğunu, murisine ait dava konusu edilen taşınmazların müvekkili davalı tarafından kiraya verildiğini, ancak davacı da dahil diğer tüm mirasçıların paylarına düşen kısmı kendilerine elden ödendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, dava konusu 9 adet dükkânın, dava tarihinden itibaren geriye yönelik 5 yıllık süre için elde edilen kira bedellerinden davacının payına düşen 1.156,81 TL'nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 1... ada 1.. parsel sayılı taşınmazdaki 7 adet dükkân ile 7... ada 1 parseldeki 2 adet dükkânın tarafların murisi T... Ş...'e ait olduğu ve bu taşınmazların davalı tarafça kiraya verilmek sureti ile tasarrufta bulunulduğu anlaşılmaktadır.Davalının müşterek muristen kalan taşınmazları üçüncü kişilere kiraya verdiği ve kira paralarını tahsil ettiği uyuşmazlık konusu değildir. 04.06.1958 tarih ve 1958/15 E. - 1958/6 K. sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı gibi "...Bir kimsenin kendisine ait olmadığını bildiği veya bilebilecek durumda olduğu bir malı kendisinin malı imiş gibi kiraya vermesi ve kiracılardan kira paralarını toplama faaliyeti bir vekaleti olmadan iş görmedir. İşi görülen kimse, işi görenden TBK 530 (BK 414) md. hükmünce kira paralarının kendisine verilmesini isteyebilir."Anılan madde hükmüne göre "işi görülenin yararına yapılmamış olsa bile bu işten doğan yararların hak sahibine devredilmesi" gerekir.Buna göre, davalının murise ait taşınmazları kiraya vermek suretiyle elde ettiği kira bedelinin araştırılması gerekir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde; kira tespiti yönteminin açıkça ortaya konulmadığı ve saptamada esas alınan kriterler gösterilmediği gibi, dava konusu taşınmaz halen kirada olmasına rağmen (varsa) kira sözleşmesi getirtilip incelenmeden, emsal kira sözleşmeleri araştırılmadan sonuca gidildiği, ayrıca yukarıda açıklandığı şekilde öncelikle taşınmazların dava konusu ilk dönemdeki kira bedeli belirlenip sonraki yıllar için ise bu bedelin ÜFE artış oranına göre güncellenerek hesap yapılması gerekirken tam tersi bir yöntem ile öncelikle dava tarihi itibariyle kira bedelinin belirlenip bu bedel üzerinden TÜİK verilerine göre geriye doğru gidilerek önceki yıl kira bedellerinin belirlendiği görülmektedir. Bununla birlikte hükme esas alınan bilirkişi raporunda maddi hata (hesap hatası) yapıldığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahallinde yeniden konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle kira esasına göre, her bir taşınmaz bakımından ayrı ayrı olmak üzere, gerek emsal kira bedelleri gerekse dosyada mevcut banka kayıtlarındaki dava konusu taşınmazlara ilişkin kira bedelleri de incelenerek, özellikle ecrimisil istenen dönemde (varsa) dava konusu taşınmaza ilişkin olarak yapılan kira sözlemesi ve emsal kira sözleşmeleri değerlendirilmek suretiyle ilk dönem için ecrimisil belirlenmesi, bu miktara sonraki dönemler için ÜFE artış oranının uygulanması, böylelikle hüküm vermeye elverişli ayrıntılı, denetlenebilir rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; hükme yeterli olmayan rapora itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.