MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların davalıdan 08/02/2008 tarihli harici sözleşme ile taşınmaz satın almak için 78.500 Euro'ya anlaşma yaptıklarını, davacının süresinde inşaatı tamamlamadığından bahisle sözleşmenin feshedildiğini belirterek, davacının davalıya ödediği 29.925 Euro'nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun uyarınca döviz cinsinden artan oranlarda en yüksek mevduat faizi ile tahsilini, ayrıca sözleşmenin 11/4-b maddesinde kararlaştırılan cezai şart bedeli 4.795 Euro'nun davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında; davacıların 08.02.2008 tarihli sözleşme gereğince davalıdan daire satın aldığını, dövizin artması nedeniyle inşaatın tamamlanmadığını, davacıların davalıya toplam 16.700 Euro ödeme yaptıklarını beyan etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 27.245.50 Euro'nun dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının Euro ile açılmış 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı işletilmesine, taşınmazın satış fiyatına göre hakkaniyet indirimi yapılarak %3 cezai şart bedeli 2.355 Euro'nun davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.Taraflar arasında düzenlenen 08.02.2008 tarihli harici sözleşme gereğince davacıların davalıdan 6. Blok, 39 nolu daireyi satın almak için 78.500 Euro'ya anlaştıkları, sözleşmenin 11/4-b maddesinde satıcının sözleşmeyi ihlal etmesi halinde % 6 satış bedelinin tazminat olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır.Davacıların ibraz ettiği ödeme dekontları bilirkişi tarafından incelenmiş ve alınan raporda davacıların toplam 27.245.50 Euro ödedikleri anlaşılmıştır.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, taraflar arasında düzenlenen taşınmaz alım-satım sözleşmesi TBK'nun 237. (BK'nun 213.), Noterlik Kanununun 60., TMK'nun 706 ve Tapulama Kanununun 26. maddesi gereğince resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir. Geçersiz sözleşmelerde herkes verdiklerini TBK'nun 77-82. (BK'nun 61-66.) maddeleri gereğince geri alabilirler.TBK'nun 179.(BK'nun 158.) maddesinde; “Bir Sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir” hükmü getirilmiştir.Sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın geçerli olabilmesi için taşınmaz alım-satım sözleşmesininde geçerli (resmi şekilde) olması gerekmektedir.Davada, taraflar arasında düzenlenen 08/02/2008 tarihli sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı için geçerli olmadığından, sözleşmede kararlaştırılan 11/4-b maddesindeki cezai şart ile ilgili hüküm geçersizdir. Başka bir ifadeyle geçersiz sözleşmelerde kararlaştırılan cezai şart maddesi de geçersiz olup, talep edilemez.Bu durumda, mahkemece; cezai şart ile ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.