Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19646 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11764 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : PINARHİSAR ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 22/10/2013NUMARASI : 2013/109-2013/182Taraflar arasındaki Tüketici Hakem Heyeti Kararının İptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı abonenin P.Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetine yapmış olduğu başvuru neticesinde Hakem Heyeti Başkanlığının müvekkili aleyhine olarak davalının talebinin kabulüne ve tüketiciden haksız yere tahsil edilen 700.60 TL tutarın sağlayıcıdan alınarak tüketiciye iadesine ve tüketiciden bundan sonraki dönemlerde bu ücretlerin kesilmemesine karar verildiğini, oysa kayıp kaçak bedelinin daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya sokulmasından değil maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda gösterilmesinden kaynaklandığını ve müvekkilinin yürürlükte olan mevzuat gereği uygulamakla yükümlü olduğu tarifelerle belirlenmiş olan tarife bileşenleri içerisinde yer aldığını, dava konusu olan bedellerin tahsilinin hukuka aykırı olduğu iddiasının müvekkiline yöneltilmesinin son derece haksız olduğunu bu durumda tarifeleri belirleyen Kurul kararlarına karşı Danıştay'da dava açma yoluna gidilebileceğini ileri sürerek Pınarhisar Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin davalı abone hakkındaki kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde;4077 sayılı kanunun özel bir kanun olup mevcut genel hükümlerin önüne geçtiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece;kaçak kullanım ücreti bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletişim bedelinin elektrik satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, söz konusu bu birimlerin EPDK'nın kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği ve bu bedellerin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK'nın bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangibir işlemde bulunamayacakları, Enerji Piyasası Kanununun 12. maddesinde Kurul kararlarının Danıştay'da iptali istenebileceğinin düzenlenmiş olması çerçevesinde Pınarhisar Hakem Heyetinin kendi görevine girmediği bir konuda karar verdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava; elektrik abonesi olan davalıdan tahsil edilen kaçak kullanım ücreti bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletişim bedeli hakkında verilen tüketici sorunları hakem heyeti kararının kaldırılması istemine ilişkindir.Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.Davacı Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1 .fıkrasında, bu Kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulduğunu belirtmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur...” hükmüne yer verilmiştir.Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fıyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.Ancak, yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya aittir.Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır.(aynı ilkeler H.G.K. 21.05.2014 gün ve 7-2454 E.-679 K. sayılı ilamı ile de benimsenmiştir,)Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda anılan ilkeler ve Hukuk Genel Kurulu'nun Kararı gözetilerek kayıp-kaçak, dağıtım, sayacı okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.