MAHKEMESİ : SAKARYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/10/2014NUMARASI : 2013/715-2014/659Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 12-13 yıl süren adi ortaklıklarının bulunduğunu, muhasebecilik hizmeti verdiklerini, aralarında düzenledikleri sözleşme ile ortaklıklarını 31/05/2012 tarihinde sona erdirdiklerini ve ayrı ayrı muhasebecilik yapmaya başladıklarını, tarafların iradelerine uygun olarak imzalanan 31/05/2012 tarihli sözleşme ile mevcut müşterilerin davalıda kalmasının, buna karşılık davalı tarafın müvekkiline 100.000 TL ödemesinin kararlaştırıldığını, davalı borçlunun imzalanan sözleşmeye aykırı davrandığını, ödemelerin düzenli yapılmadığını, borcun cüz'i bir kısmının ödendiğini, ödenmeyen 86.200 TL tutarındaki alacağın tahsili için başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; tarafların 31/05/2012 tarihli sözleşmedeki karşılıklı edimlerini iyi niyet çerçevesinde yerine getirmeleri gerektiğini, serbest muhasebe ve mali müşavirlik bürosu hizmetlerini konu alan adi ortaklık münasebetinin sonlanması müşteri portföyünün davalının uhdesinde kalması, buna karşılık belirli bir miktar paranın belirli bir vadede ve taksitler halinde davacıya ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacının bürodan ayrılırken 10 civarında müşteri defterini sözleşmeye aykırı olarak götürdüğünü, bunun akde aykırılık teşkil ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin tarafların ortak iradelerini esas aldığı ve usulüne uygun olduğu, müşteri portföyü ve piyasadaki alacakların davalıya bırakıldığı, bu nedenle davalının edimini yerine getirmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, Sakarya 2.İcra Müdürlüğünün 2013/8282 Esas sayılı icra dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ( Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda ) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak Adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Somut olaya gelince, Sakarya 2.İcra Müdürlüğünün 2013/8282 Esas sayılı dosyası ile alacaklı R.. A.. tarafından borçlu N.. Y.. aleyhine 86.200 TL (asıl) alacak bakımından takip başlatılmıştır. Dava konusu takibin dayanağı, 31/05/2012 tarihli adi ortaklık sözleşmesidir. Taraflar arasında imzalanan 31/05/2012 tarihli "adi ortaklığı sona erdirme sözleşmesi" içeriğinden; tarafların N.. Y.. ve R.. A.. olduğu, aralarındaki adi ortaklığın 31/05/2012 tarihinde sona erdiği, N.. Y..'nın 31/05/2012 tarihi itibari 100.000 TL borcu bulunduğu, 31/05/2012 tarihinden önceki bütün borç ve alacakların (vergi, SSK, kredi, elden alınan) N.. Y..'ya ait olduğu, bürodaki mevcut müşteriler ve büro malzemelerinin N.. Y..'da kalacağının kararlaştırıldığı görülmüştür.Anılan sözleşme, tam iki tarafa borç yükleyen ve karşılıklı edimleri içeren bir sözleşme niteliğindedir. Sözleşmeye göre mevcut müşteriler ve büro malzemelerinin davalı N.. Y..'da kalacak, davalı da davacıya 100.000 TL ödeyecektir. Davalı, davacının bürodan ayrılırken 10 civarında müşteri defterini sözleşmeye aykırı olarak götürdüğünü, bunun akde aykırılık teşkil ettiğini savunmuştur. Bu husus mahkemece araştırılmamış, davalının edimini ifa etmesi gerektiği vurgulanmıştır. Sözleşmeye göre davacı edimini yerine getirmeden, davalının bu şartlarda edimini yerine getirmesi beklenemez. Aksinin kabulü hakkaniyete ve iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil eder. Hal böyle olunca, mahkemece; sözleşmede müşterilerin davalıya bırakılması karşılığında, davalı tarafından davacıya 100.000 TL ödenmesinin kararlaştırıldığı gözetilerek; davalının, davacı tarafın müşteri defterlerini götürdüğünü savunması üzerinde durulması, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılması ve dosyada bulunan tanık beyanları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.