MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki abonelik tesisi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, davacının satın aldığı işyeri için elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla davalıya başvurduğunu, davalının abonelik işlemini yapmadığını belirterek geçici abonelik tesisini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında, abonelik için idareye başvuru yapılmadan dava açılmasında davacının hukuki yararı olmadığını beyan etmiştir.Mahkemece; davacının davalıya başvuru yaptığına dair delil ibraz edilmediğinden, dava açmasında hukuki yararının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.HMK'nun 114.maddesinde, davacının dava açmakta hukuki yararın bulunmasının bir dava şartı olduğu açıklanmıştır.Hukuki yarardan maksat, davacının subjektif hakkına hukuki korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hali hazırda hukuken korumaya değer bir yararının bulunmasıdır. Başka bir ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için, hali hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse, onun hukuki yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir.Davalı kurumun, dava konusu binaya ait belgelerin bulunmaması ve davacının başvuru yapmaması nedeniyle abonelik sözleşmesi yapmayacağına ilişkin savunması dikkate alındığında, davacının davalı kuruma yazılı olarak başvuru yapmış olsa dahi talebinin reddedileceği kuşkusuzdur. O halde, davacının abonelik tesisi ile ilgili talebinin yerine getirilmesini istemesinde mahkeme kararına muhtaç konumda olduğu, hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir.Bu durumda, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek 3194 sayılı İmar Kanunu'nun geçici 11.maddesi gereğince dava şartlarının davacı açısından oluşup oluşmadığı incelenerek oluşacak sonuca göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.