Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19498 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11738 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İZMİR 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 29/04/2015NUMARASI : 2015/61-2015/317Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 05.11.2014 tarihli karar ile boşandıklarını, boşanma ile müşterek çocuk Bartu velayetinin müvekkiline bırakıldığını, müşterek çocuğun üniversiteye hazırlandığını, boşanma sürecinde ve halen müvekkili ile birlikte yaşadığını belirterek 750 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; boşanma kararının henüz kesinleşmediğini, davacının kusurlu davranışlarının boşanmaya neden olduğunu, tarafların fiili ayrılık döneminde, müşterek çocuğa müvekkilinin tek başına baktığını, müşterek çocuğun, davacının baskısı ile davacı ile birlikte yaşamaya başladığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; boşanma kararının ve dolayısıyla müşterek çocuğun velayetine ilişkin kararın kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dava, iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir.TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1).TMK. 329/1. maddesi uyarınca; "Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir". İştirak nafakası, velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olduğundan, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden iştirak nafakası isteyemez. Ancak, küçüğe fiilen bakan ana veya baba diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Somut olayda, İzmir 13.Aile Mahkemesi'nin 05.11.2014 tarih, 2013/796 E., 2014/722 K. sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, 13.06.1997 doğumlu müşterek çocuk Bartu velayetinin davacı babaya bırakıldığı, dava tarihi itibariyle, kararın henüz kesinleşmediği, ancak müşterek çocuğun, davacı ile birlikte yaşamakta olduğunun davalı tarafından kabul edildiği anlaşılmaktadır.O halde, mahkemece, müşterek çocuğa fiilen bakan davacının, velayet hakkı kendisinde bulunmasa dahi, müşterek çocuğu temsilen, iştirak nafakası talebinde bulunabileceği değerlendirilerek, tarafların ekonomik sosyal durumları, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, gözönünde bulundurularak hakkaniyete uygun miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, velayete ilişkin hükmün kesinleşmediği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.