Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19346 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10289 - Esas Yıl 2015





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/04/2015NUMARASI : 2014/366-2015/139Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkil ile davalı arasında 20.04.2007 tarihinde yapılan sözleşme gereğince davalının sahip olduğu P... K... tüm aktif ve pasifi ile davacıya devredilmesi için anlaşma yapıldığını, davalı tarafın bahse konu sözleşmenin gereğini yerine getirmediği gibi iş bu sözleşmeye dayanarak davacı A...O...’ın, davalıya ait Pamir Konfeksiyon işletmesinin pasifinde bulunan borçları ödemesi için Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/128E sayılı dosyası ile dava açtığını, tarafların 20.04.2007 tarihinde yapmış oldukları sözleşme gereğince malları müvekkile devir ve teslim etmesi gerektiğini iddia ederek malların öncelikle davalı tarafından davacıya teslimine karar verilmesini, davalının bu malları satmış olması, elden çıkarmış olması, üçüncü kişiye devretmiş olması halinde değerlerinin bir bilirkişiye hesaplattırılarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; daha evvel açılan Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/128E sayılı dosyasında davacının davaya konu ettiği sözleşmeyi kabul etmezken bu davayı iş bu sözleşmeye dayanarak açmasının kötü niyetli olduğunu, davanın da zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; tarafların daha önce ortak oldukları şirketin tasfiyesine dayalı sözleşme yaptıkları ve bu doğrultuda sözleşme şartlarının yerine getirilmediğinden, sözleşme şartlarının yerine getirilmesi nedeni ile davanın açılmış olduğu, BK'nun 147.maddesi gereği şirket feshinden kaynaklı davaların 5 yıl içerisinde açılması gerektiği, sözleşmenin 20.04.2007 ve dava tarihinin de 28.11.2012 olduğu, 5 yıllık sürenin geçmiş olduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda; mahkemenin de kabul ettiği üzere taraflar arasında bir adi ortaklık bulunmakta ve bu ortaklığın tasfiyesi anlamında davaya konu 20.04.2007 tarihli sözleşmenin imzalandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 20.04.2007 tarihli sözleşmenin incelenmesinde; davacının bir çok ticari işletme ve şahıs ile ticari işler yaptığı ve müşterilerden bir çok çek aldığı ve bu çekleri de işletmenin borçlarına karşılık verdiği, bu çeklerin 01.04.2007 tarihinden başlayarak 31.12.2007 tarihine kadar vadeli olup toplam bedelinin 188.682TL olduğu, bu çeklerin bütün riski ve ödenmemesi halinde davacı tarafından ödenmesini sağlamak için davacının 20.04.2007 tanzim ve 31.12.2007 vade tarihli 188.682TL bedelli bir bono vereceği ve bunun dava dışı 3. bir şahıs tarafından kasada saklanacağının belirlendiği, bunun karşılığı olarak davacıya davaya konu malların verileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Şu halde taraflar arasındaki sözleşmenin vadesinin 31.12.2007 tarihi olduğunun kabulü gereklidir. Bu tarih esas alındığında da dava tarihi olan 28.11.2012 tarihinde henüz 5 yıllık zamanaşımı dolmamıştır.O halde mahkemece; işin esasına girilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.