İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 24/03/2015NUMARASI : 2014/783-2015/223Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 2005 yılında boşandıklarını, boşanma neticesinde müşterek çocuk 2003 doğumlu Hüseyin'in velayetinin davacı anneye verildiğini ve müşterek çocuk lehine aylık 100 TL nafakaya hükmedildiğini, 2007 yılında açılan nafaka artırım davası ile müşterek çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının aylık 200 TL'ye yükseltildiğini, günün ekonomik koşulları, çocuğun büyümesi, ihtiyaçlarının artması nedeniyle hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını, nitekim müşterek çocuğun ilköğretim 6.sınıfta eğitim gördüğünü, tedavi masrafları da bulunduğunu, davalının ise ekonomik durumunda artış olduğunu belirterek, aylık 200 TL olan iştirak nafakasının 800 TL artış ile aylık 1.000 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi sunmamış duruşmadaki beyanında ise; asgari ücret düzeyinde geliri olduğunu, yeniden evlendiğini, iki kızı daha olduğunu, nafakanın aylık 200 TL'den 300 TL'ye yükseltilmesini kabul ettiğini belirtmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk Hüseyin için hükmedilen aylık 200 TL'lik iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 300 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 2005 yılında boşandıkları, boşanma neticesinde müşterek çocuk 2003 doğumlu Hüseyin'in velayetinin davacı anneye verildiği ve lehine aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, 2006 yılında açılan nafaka artırım davası neticesinde ise, aylık 100 TL'lik iştirak nafakasının aylık 200 TL'ye yükseltildiği anlaşılmaktadır. Taraflara ilişkin yapılan sosyal ve ekonomik araştırma sonuçlarına göre ise, davacının asgari ücretle çalıştığı, 320 TL kira ödemesi olduğu, davalı babanın ise işten çıktığı, çalışmadığı, eşinin hemşire olup, geçimini eşinin sağladığı anlaşılmaktadır.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyacı, son nafaka artırım dava tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında geçen süre ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında, takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup, TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.