Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19313 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12961 - Esas Yıl 2015





Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ÇORUM 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2013/160-2013/417Taraflar arasındaki yoksulluk - iştirak nafakasının indirimi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 2008 yılında boşandıklarını, boşanma neticesinde davalı lehine aylık 150 TL yoksulluk nafakasına ve müşterek çocuk 2005 doğumlu N.. Z.. lehine aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davacının işlerinin bozulması nedeniyle nafaka borçlarını ödeyemez hale geldiğini,2011 Mart dönemi nafaka borcunu ödeyemediği için 3 ay tazyik hapsi ile cezalandırıldığını, davacının hakkında birçok icra takibi bulunduğunu, davalının ise boşandıktan sonra işe girdiğini ve 2009 yılından itibaren düzenli olarak çalıştığını, davalıya ait SGK hizmet dökümüne göre 2013 yılı Ocak ayındaki gelirinin ise 1.675,74 TL olduğunu belirterek,davalı lehine hükmedilen aylık 150 TL'lik yoksulluk nafakasının aylık 50 TL'ye; müşterek çocuk lehine hükmedilen aylık 200 TL'lik iştirak nafakasının ise aylık 100 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının 2011 yılı Mart ayından 2012 yılı Temmuz ayına kadar işsiz kaldığını, engelli çocuğuna baktığını, geçimlerini sağlamak için kullandığı kredi borçlarını ödemeye çalıştığını, müşterek çocuğun %70 oranında mental reterdasyon hastalığı olduğunu, engelli olması nedeniyle de özel eğitim sınıfında eğitim gördüğünü, davacının maddi durumunun davalıya göre daha iyi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile, davalı lehine hükmedilen aylık 150 TL'lik yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 50 TL'ye; müşterek çocuk N.. Z.. lehine hükmedilen aylık 200 TL'lik iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 100 TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Türk Medeni Kanunu'nun 327/1.maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi)Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi)TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.Somut olayda; tarafların 2008 yılında boşandıkları, boşanma neticesinde davalı lehine aylık 150 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk 2005 doğumlu Nisa Zehra lehine ise aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, davacının işlerinin bozulması nedeniyle nafakaları ödeyemeyecek hale geldiği gerekçesi ile bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Tarafların dosya kapsamında yer alan sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarına göre ise,davacının PVC işçisi olup gündelik işlerde çalıştığı, aylık 300 TL geliri olduğu, evli olup eşinin ev hanımı olduğu, aylık 150 TL kira ödemesi olduğu; davalının ise huzurevinde çalıştığı, aylık asgari ücret düzeyinde geliri olduğu, aylık 250 TL kira ödemesi olduğu, çocuğu ile birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır.Davalıya ait SGK hizmet dökümü incelendiğinde; 2013 yılı Mart ayı gelirinin 1.625,88 TL olduğu, yine davalının çalıştığı huzurevinin cevabına göre ise aylık 1.067,65 TL geliri olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.Dosyada yer alan Çorum İcra Ceza Mahkemesi'nin ilgili ilamı incelendiğinde, davacının nafaka hükümlerine uymamak suçundan 3 ay tazyik hapsi ile cezalandırıldığı ve kararın 27.11.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Müşterek çocuğa ait tedavi evrakları incelendiğinde ise, müşterek çocuğun %70 oranında özürlü olduğu anlaşılmaktadır.Buna göre; davacı aleyhine hükmedilen iştirak nafakasının hükmedildiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman içinde müşterek çocuğun büyüdüğü, bunun doğal sonucu olarak ihtiyaçlarının da arttığı, çocuğun %70 oranında özürlü olduğu ve bu nedenle özel eğitim sınıfında eğitim gördüğü ve tedavi masraflarının bulunduğu, nafaka yükümlüsü davacının ise ekonomik durumundaki değişikliklere kendisinin neden olması, hiç kimsenin kendi kusurundan hak elde edemeyeceği, bu haliyle müşterek çocuğun aradan geçen sürede ihtiyaçlarında azalma olması da söz konusu olamayacağından mahkemece müşterek çocuk lehine boşanma neticesinde hüküm altına alınan aylık 200 TL'lik iştirak nafakasının aylık 100 TL'ye indirilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Hal böyle olunca, mahkemece; aradan geçen sürede müşterek çocuğun ihtiyaçlarında azalma olamayacağı gözetilerek, iştirak nafakasının indirilmesine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.