Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1931 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16870 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dilekçesinde, davalı eski eşi ...'den olan çocukları ... ve .... için halen aylık 220,00 TL nafaka aldığını, ancak çocukların okula gitmesi ve artan masrafları nedeni ile almış olduğu nafakanın yetmediğini, tarafına ödenen nafakanın artırılarak aylık 500,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı bulabildiği gündelik işlerde çalıştığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının davasını ispata yönelik süresi içinde herhengi bir delil sunmadığı ve dosya kapsamı itibariyle davacı tarafın talebini destekler mahiyette bir delil de bulunmadığı, davacının bu haliyle davasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava; iştirak nafakasının artırımı istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir.Türk Medeni Kanunu'nun 331. maddesinde ise; "Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır." düzenlemesine yer verilmiştir.Dosyanın incelenmesinden; davacı annenin ev hanımı olduğu, davalı babanın ise belirli bir işi olmayıp, iş buldukça gündelik işlerde çalıştığı yaptırılan ekonomik durum araştırmasından anlaşılmıştır.Bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakacak olursak; müşterek çocuklar hakkında 21.11.2012 tarihinde açılan dava ile toplam 220 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, bu tarihten, dava tarihi olan 16.2.2015 tarihine kadar 3 yıllık bir sürenin geçtiği; bu zaman zarfında müşterek çocukların ihtiyaçlarında artış olduğu, bu artan ihtiyaçların da taraflarca karşılanması gerektiği tartışmasızdır. Kaldı ki, davalı babanın mesleği kuaförlük olup, hali hazırda işsiz görülmesi de, nafaka artışı yapılmasına engel değildir. Nafaka yükümlüsü kendi mesleki durumuna göre çalışmıyor ve bu konuda çaba harcamıyorsa sonuçlarına katlanmak zorunda olduğundan nafaka yükümlülüğü devam eder.Öyle ise, mahkemece; bu hususlar dikkate alınarak, müşterek çocukların ihtiyaçlarında meydana gelen artış, tarafların ekonomik sosyal durumları, halen ödenen nafaka miktarı nazara alınarak, TMK. 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek; nafakanın, uygun bir miktarda artırılmasına karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.