Dava dilekçesinde, 34.265.000.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü.Davacılar vekili dava dilekçesi ile; tarafların kök murisinden (Ahmet) intikal eden 497 nolu parsel üzerindeki 3 adet evin (muhtesatın) davacılar murisi Mehmet tarafından yapıldığını, taşınmazın ortaklığın giderilmesi davasının sonucu satıldığını, satış bedeline muhtesatın bedelinin de dahil edildiğini, muhtesat bedelinin davacılara ait olması gerektiğini beyanla sebepsiz zenginleşen davalılardan 34.265,00 YTL alacağın tahsili ile miras payları oranında davacılara ödenmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıların davacıların murisi Mehmet tarafından yaptırıldığını, bu yapıların yapıldığı tarihten itibaren de davacılar tarafından kullanıldığını, ortaklığın giderilmesi davası sonunda taşınmazın davacılardan Salih tarafından satın alındığını, halen kullanılmakta olan bir yer hakkında sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak alacak davası açılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, TMK'nın 994. maddesine göre iyiniyetli zilyedin ancak nesnenin geri verilmesi davasında giderleri isteyebileceği, zilyetliği devam ederken yapılan masrafların ayrı bir dava konusu yapılamayacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi dava dosyasında, davanın kabulü sonucu yapılan satış ile; taşınmazın üzerindeki 3 adet bina ile birlikte toplam 44.500,00 YTL bedelle davacılardan Salih'e satıldığı, davacı Salih'in satış bedelinin tamamını satış dosyasına yatırdığı, hissedarların paylarına göre satış bedelinin payları oranında paydaşlara ödendiği anlaşılmaktadır.Dosya içinde mevcut belgelerin incelenmesinden; davacılar tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde inşa edilen binaların mülkiyetinin tespiti için dava açıldığı, mahkemesince, sebepsiz zenginleşme davası açılabilecek iken tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir.22.02.1991 gün 1990/1 E.-1991/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi, müşterek veya iştirak halindeki mülkiyette ortaklığın giderilmesi sonucu elde edilen satış bedelinden muhtesatı meydana getiren paydaşa ödenecek miktar BK'nın 63. maddesinin uygulama alanına girmektedir. Taşınmazın halen davacı paydaşın elinde bulunması, anılan hükme dayanarak iade isteminde bulunmasına engel teşkil etmez.Somut olayda, dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın davacılar (murisi Mehmet) tarafından yaptırıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmadığına göre, mahkemece yapılacak iş, muhtesatın satış bedeline katkı oranı usulünce belirlenip, davalıların sebepsiz zenginleştikleri ve iade ile yükümlü oldukları miktar hesaplatılarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar vermekten ibarettir. Olayda, uygulama olanağı bulunmayan MK'nın 994. maddesi uyarınca davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.