Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19306 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11963 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : MANAVGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/03/2014NUMARASI : 2013/318-2014/171Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın görevsizlik nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dilekçesinde; davacılardan A... ile davalı M..'nin 21.04.2012 tarihinde evlendiklerini, evliliğe hazırlık sürecinde ve düğünde davacılardan A... tarafından 36 adet Adana burması, 1 adet set (kolye-küpe-bileklik), diğer davacıların ise 4 adet bilezikten oluşan ziynet eşyalarını davalıya davacı A... ile gerçekleşecek evlilik kapsamında elden bağış suretiyle verdiklerini, evlilik sürecinde davalının başka bir erkekle eşinin bilgisi dışında ve ondan gizli olarak sıkça telefonla görüşüp mesajlaşarak güven sarsıcı davranışlarda bulunmak suretiyle sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu nedenlerle davaya konu edilen ziynetlerle ilgili TBK madde 295'te düzenlenen bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacılardan A.. D.. tarafından 36 adet Adana burması, 1 adet set (kolye-küpe-bileklik), diğer davacıların ise 4 adet bilezikten oluşan ziynet eşyalarının mülkiyetinin davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu edilen uyuşmazlığa bakmakla Aile Mahkemelerinin görevli olduğunu, yine taraflar arasında Manavgat Aile Mahkemesi'nde görülmekte olan 2013/122 Esas-2013/234 Esas sayılı derdest boşanma davaları olduğunu, davalının davacı olduğu 2013/234 Esas sayılı boşanma davasında davalı eşinde kalan takılarının bedelinin tahsilini talep ettiğini, bu haliyle aynı konuda Manavgat Aile Mahkemesi'nde derdest dava dosyasının bulunduğunu, davacının taleplerinin maddi hukuk bakımından da haksız ve yersiz olduğunu, davaya konu uyuşmazlığın çözümünün boşanma davasının sonucuna bağlı olması nedeniyle birleştirme kararı verilmesi gerektiğini de belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davaya konu uyuşmazlığın tarafların evliliği sırasında davalıya hediye edilen takı ve eşyaların iadesine ilişkin olduğu ve bunun TMK'nun Aile Hukuku kitabında düzenlenen Aile Hukukundan kaynaklı dava olduğu ve Aile Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçe gösterilerek davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir.Bağışlama, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermeyi üstlenmesi (taahhüt) ya da vermesi yoluyla bu iki kişi arasında yapılan sözleşmedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bağışlama, hukukî işlemlerin bir çeşidi olan sözleşme mahiyetindedir. Bu sözleşmede, yalnızca bağışlayan bağışlanana belirli bir değeri verdiğinden ya da vermeyi üstlendiğinden ve bağışlanan karşılık bir değer vermeyi üstlenmediğinden, bu tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Tek tarafa borç yükleyen bu sözleşme, kendisine değer kazandıran kişiyi (bağışlananı) teberru yoluyla zenginleştirme amacını gütmektedir.Düğün sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kendisine bağışlanmış sayılır ve onun kişisel malıdır.Hukuken bağış niteliğinde olan düğünde takılan ziynet eşyaları yasada belirtilen belirli nedenlerin oluşması durumunda bağıştan dönülmek suretiyle geri istenebilir.Bağışlananın, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranması veya yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemesi durumlarında bağışlayan, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir (TBK madde 295).Düğünde takılan ziynetlerin iadesine ilişkin isteğin ise, Borçlar Kanunu madde 295 uyarınca bağışlamanın geri alınması hukuki sebebine dayanması halinde görevli mahkeme aile mahkemesi değil, genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesi olacaktır.Bu kapsamda somut olaya bakıldığında ise; davacıların bağıştan rücu nedeniyle düğün öncesi ve düğün merasiminde davalı kadına takılan ziynet eşyalarına ilişkin davalının sadakatsiz tavır ve davranışlarına dayalı alacak talepleri yönünden yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'ndan kaynaklandığı ve bu talepler yönünden görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkindir. Yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır. O halde davacıların taleplerine ilişkin olarak mahkemece işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.