Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/02/2014NUMARASI : 2013/143-2014/71Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların davaya konu edilen Gaziantep ili, Aydınbaba mah.de kain 402 ada 227 parselde bulunan 450/3173 hisseli dükkan ve ev olarak kayıtlı taşınmazın satışına ilişkin olarak anlaşıp 110.000 TL bedel karşılığında aralarında harici satış sözleşmesi yaptıklarını, satış sözleşmesinin 2.maddesine göre satış bedeline mahsuben davacıdan 2.000 TL kaparo alındığını, satış sözlemesinin 4.maddesine göre anlaşma imzalandıktan sonra satıcının gayrimenkulü satmaktan vazgeçmesi halinde 10.000 TL tazminat vermekle yükümlü olduğunun imza altına alındığını, yine sözleşmedeki özel şartlar kısmında belirtilen maddeye göre kalan 108.000 TL'nin 31.000 TL'lik kısmının davalıya, 77.000 TL'sinin ise davalının dava dışı S.. C..'a olan borcuna istinaden dava dışı S.. C..'a ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacının da iyiniyetli olarak davalıya olan 77.000 TL'lik borcunu aralarındaki anlaşma uyarınca dava dışı S.. C..'a ödediğini, kalan 31.000 TL'nin ise tapuda devir gerçekleştikten sonra ödenmesi hususunda anlaştıklarını, tapuya devir için gittiklerinde ise davaya konu taşınmazın üzerinde mahkeme tedbir yazısı olduğunu gördüklerini, davalının bunun üzerine tedbire ilişkin sorunu halledeceğini söyleyerek davacıyı oyaladığını, daha sonra davacının tapu kayıtlarına baktığında ise tedbirin kaldırıldığını ve başka bir şahsa satış yapıldığını öğrendiğini, davacının bu haliyle davalıya toplam 79.000 TL ödeme yaptığını, yine sözleşmenin 4.maddesinde de 10.000 TL tazminat ödeneceğine dair madde de bulunduğunu belirterek, toplam 89.000 TL'nin sözleşme tarihi olan 30.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi sunmamış duruşmadaki beyanında ise; 30.01.2012 tarihli gayrimenkul alım-satım mukavelesindeki imzanın kendi imzasına benzediğini, kendisinin S.. C..'ı emlakçıya çağırdığını, emlakçıda protokol hazırlandığını, kendisinin S.. C.'a borcu bulunmadığını belirtmiştir.Mahkemece davanın kabulü ile; 89.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Davada, geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme koşullarına göre tahsili talep edilmektedir.Dosya kapsamından; 30.01.2012 tarihli harici satış sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın davalı tarafından davacıya satıldığı, yapılan sözleşme uyarınca davacının 2.000 TL'yi kapora olarak davalıya verdiği, yine aralarındaki harici satış sözleşmesi uyarınca davalının dava dışı S.. C..'a olan borcuna karşılık 77.000 TL'yi de dava dışı S.. C..'a ödediği, bu haliyle davacı tarafından davalıya toplam 79.000 TL'lik ödeme yapıldığı, ancak davaya konu taşınmazın davacıya devrinin yapılmadığı ve davalı tarafından dava dışı 3.bir şahsa tapuda devredildiği anlaşılmaktadır.Ancak, tapuda kayıtlı bir taşınmazın harici sözleşme ile satılması TMK.nun 705, BK.nun 213 (TBK.nun 237), Tapu Kanunu 26 ve Noterlik Kanununun 60.maddesi ile HGK.nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E.-2000/1704 K.sayılı ilamı ile taşınmaz satış devri resmi olmadıkça geçerli değildir.Geçersiz sözleşmelerde; TBK.nun 77-82 (BK.nun 61-66) maddeleri gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar karşılıklı olarak ancak verdiklerini geri alma hakkına sahiptirler. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1993/13-125 Esas- 1993/711 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, davada talep edilen cezai şart asıl borca ilişkin fer'i bir hak olup, sözleşme geçersiz olduğu için kararlaştırılan ceza koşulunun da geçersiz sayılması gerekecektir.Yasada asıl sözleşme içerisinde kararlaştırılan ve sözleşmenin bir parçası olan cezai şart için de (akti kayıt) asıl borcun tabi olduğu biçim koşulunun geçerli olacağı yolunda bir hüküm bulunmamaktadır. Taşınmaz satımını güçlendiren cezai şart da; satış sözleşmesinin tabi olduğu resmi şekilde yapılmalıdır. Aksi halde cezai şartın geçerliliğinden söz edilemez.Bu ilkeler ışığında bu olaya bakılacak olursa; taraflar arasındaki satış sözleşmesi geçerli bulunmadığından, bu geçersiz sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın da geçerli olamayacağı kabul edilerek, mahkemece cezai şarta ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.