MAHKEMESİ : MENDERES 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/11/2014NUMARASI : 2011/479-2014/500Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalının, müvekkili olan davacının eski kayınvalidesi olduğunu, davalının yaptırdığı inşaata ilişkin olarak müvekkilinin gerek kredi kartı, gerekse de nakit olarak harcamalar yaptığını, halen de ödemeye devam ettiğini beyan ederek şimdilik 8.585 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında; davacının eski damadı olduğunu, kızı ile olan evliliklerinin iyi gitmesi için onlara maddi ve manevi destek verdiğini, bunun için davacıya borç paralar verdiğini, davacının borcunu ödemediğini, yaptırdığı inşaat için 4.250 TL'yi kredi kartından çekip, bunu da kendisine olan borçtan mahsubunu davacının istediğini, boşanma gerçekleştikten sonra da, davacının kredi kartından çektirdiği 4.250 TL'yi bağımsız bir alacak gibi dava konusu yaptığını, davacıya borcunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafın aşamalardaki beyanı da gözetilerek 4.250 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermiş, verilen bu karar süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, davacı tarafından gönderilen banka havalelerinin ve gene davacının kredi kartından çekilen 4.250 TL'nin, davalının yaptırdığı evin inşaatı için olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından delil olmak üzere havale makbuzlarının dosyaya sunulduğu, bunların toplam bedelinin 3.475 TL olduğu, EFT'lerin bir kısmında davalının inşaatına ilişkin olduğuna dair kayıtların bulunduğu,ancak havale makbuzlarında alıcı isminin bulunmadığı görülmüştür. Uyuşmazlığın çözümü için, bu havalelerin davalıya ödendiği kesin bir biçimde belirlenmelidir.Havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın, eldeki davada davacının ispat etmesi gerekir.Ancak, havalelerde bir açıklama var ise, bu açaklamalara da önem vermek gerekecektir.Davacı tarafından davalıya gönderildiği iddia edilen havalelerin bir kısmında "kapı, pencere, ev için gönderildiği.." belirtildiğine göre, bu havalelerin davalının hesabına geçtiğinin ispat edilmesi halinde, davalıya ait evin tamiri için gönderildiğinin kabulü gerekir.Bu halin aksinin ispatı davalıya aittir.Davalı, paranın havalede yazan açıklamalar dışında bir sebepten dolayı gönderildiğini ispat edecektir.Öyle ise davalı tarafa mahkemece, bu duruma ilişkin olarak delilleri sorulup, davalının dilekçesinde "sair deliller" demek suretiyle "yemin" deliline de dayandığının anlaşılması karşısında, davalı tarafa davacıya yönelik olarak yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, yaptırılacak yeminin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Diğer yandan, gönderilen havalelerin bir kısmında, ne için gönderildiğine ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı görülmüştür. Bu havalelerin, davalının evinin yapımı amacı ile gönderildiğini de, davacının ispat etmesi gerekcektir. Bu durumda mahkemece, davacı tarafa ispat imkanı tanınıp, gerektiğinde yemin teklif etme hakkının da bulunduğu hatırlatılarak, bir karar verilmesi gerekirken, gene eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Kabule göre ise, davalı taraf davacının kredi kartından, yaptırdığı evin inşaatı için 4.250 TL çekildiğini kabul etmekte, ancak bu durumun davacının kendisine olan borcun mahsubu için yapıldığını ileri sürmektedir.Medeni Kanun madde 6 gereğince, "Herkes, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür". Somut olayda davalı, davacının kredi kartından çekilen 4.250 TL'nin kendisine olan borcun mahsubu için yapıldığını ileri sürdüğüne göre, bu hususu ispat etmekle yükümlüdür.Bu durum karşısında, davalı tarafın dilekçesinde, "sair deliller" demek suretiyle "yemin" deliline de dayandığının anlaşılması karşısında davalı tarafa, davacıya yönelik olarak yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, yaptırılacak yeminin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.