Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : AKSARAY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/06/2014NUMARASI : 2013/763-2014/602Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, taraflar arasında noterde, 08.08.2007 tarihinde alacağın temliki sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile müvekkili olan davacı tarafından, davalının 3. kişilerden olan alacaklarını temlik aldığını, bedeli olan 9000 TL'nin de davalıya ödendiğini, ancak davalının bu temlik ettiği alacakları, borçlularından da haricen tahsil ettiğini, bu şekilde davalının hem temlik bedelini, hem de temlik ettiği 3. kişilerdeki alacaklarını tahsil ettiğini beyan ederek, 9000 TL alacağın işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, süresinde zamanaşımı definde bulunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, Borçlar Kanunun 82. maddesine göre; "Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkının, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı" , davaya konu edilen temliknameye dayanarak toplam 12.043,93 TL tutarındaki alacak için icra takibi yapıldığı, dosyanın takipsizlikten dolayı düştüğü ve yenileme yapıldığı, davacının bu dava nedeniyle geri isteme hakkının olduğunu öğrenme tarihinin bu takibin yapıldığı tarih olan 29/10/2007 tarihi olduğu, bu tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin dava açma tarihi itibariyle dolduğu gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.Zamanaşımı, bir talep ve dava hakkının kanunda belirtilen süre içerisinde kullanılmaması halinde, usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla borçluya borcunu ödememe imkanı veren bir hukuki müessesedir.Dosyanın incelenmesinden, davacının, davalıya ait 3. kişilerdeki alacaklarını, alacağın temliki yolu ile devraldığı ve uyuşmazlığın da, bu temlik sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Bu durumda, davacı ile davalı arasında sözleşme ilişkisi olduğu kabul edilmelidir ve sözleşmeden kaynaklanan hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayalı talepte bulunamazlar. HGK'nun 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E.-2007/350 K.sayılı kararı ile sözleşme niteliğindeki yüklenme senedinden kaynaklanan uyuşmazlıkta fazla ödenen paranın geri alınmasının sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle, TBK'nun 146.(BK. 125.) maddesi gereğince zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, alacağın temliki sözleşmesinin tarihi olan, 08.08.2007 tarihi esas alandığında, dava tarihi olan 08/11/2013 tarihi itibariyle zamanaşımına uğramadığı anlaşılmaktadır. Öyle ise mahkemece, bu ilkeler esas alınarak, yapılacak yargılama neticesinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.