Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19272 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9813 - Esas Yıl 2015





Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ALANYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/03/2015NUMARASI : 2015/47-2015/146Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; Alanya 3. İcra Müdürlüğü'nün 2008/902 Esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında 18131 nolu abonelikten kaynaklanan fatura alacağının tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığını ancak müvekkilinin takip konusu bu borçla ilgisinin bulunmadığını belirterek, hakkında başlatılan icra takibine konu toplam 33.371,63 TL borçtan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava açmakta hukuki yarar bulunmadığını ve kendi adına olan inşaat aboneliğinden kaynaklanan takip konusu borcu ödemekle yükümlü olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.Davacı vekili 19.04.2013 tarihli celsede, davaya konu icra dosyasına, borcu ödediklerini, davaya istirdat davası olarak devam ettiklerini beyan etmişlerdir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile Alanya 3. İcra Müdürlüğünün 2008/902 Esas sayılı takip dosyasındaki borcun 21.642,68 TL'si yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar, Dairemizin, 22.10.2014 gün 2014/16049 E.- 2014/13861 K.sayılı ilamıyla " Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm,davacı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.Dava, icra takibinde talep edilen miktarda borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, yargılama sırasında takip konusu borcun fer'ileri ile birlikte ödenmek zorunda kalındığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.İİK.nun 72/6.maddesi hükmünce, menfi tespit davasının açılmasından sonra yargılama sürecinde borç ödenmiş ise ıslaha dahi gerek olmaksızın davacının talebi üzerine davaya istirdat davası olarak devam olunur.Ne var ki mahkemece, davanın istirdat davasına dönüştüğü nazara alınmadan İİK.nun 72/6 maddesine aykırı olarak davaya menfi tespit davası olarak devam edilmesi ve karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde “Davanın kısmen kabulü ile 21.642,68 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine" dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, icra takibinde talep edilen miktarda borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, yargılama sırasında takip konusu borcun fer'ileri ile birlikte ödenmek zorunda kalındığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak, dosyada mevcut Alanya 3. İcra Müdürlüğü'nün 2008/902 esas sayılı dosyasında, davalı tarafça, 26.644,51 TL asıl alacak, 5.700,95 TL gecikme zammı ve 1.026,17 TL KDV olmak üzere toplam 33.371,63 TL üzerinden takip yapıldığı, buna karşın davacının ödediği miktarın ise tüm ferileri (gecikme zammı, KDV) ile birlikte 66.285,32 TL olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı taraf, 26.644,51 TL asıl alacak (ve toplam 33.371,63 TL takip alacağı) bakımından, ödeme yaptığı tarihe kadar hesaplanan tüm ferileri ile birlikte toplam 66.285,32 TL ödemiş bulunmaktadır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının davalı kuruma borçlu olduğu miktar, 10.867,83 TL tüketim bedeli (asıl alacak), 722,98 TL gecikme zammı ve 130,14 TL KDV olmak üzere toplam 11.728,95 TL olduğu belirtilmiş olup, bu tespitin aksi söyleyiş ile davacının davalı kuruma 15.776,68 TL asıl alacak, 4.977,97 TL gecikme zammı, 896,03 TL KDV olmak üzere toplam 21.642,68 TL borçlu olmadığı ifade edilmiştir. Bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemece, davacının davalı kuruma borçlu olmadığı, tespit edilen 21.642,68 TL'nin davacıya iadesine karar verilmiştir.Oysa, yukarıda açıklandığı şekilde davacı taraf, 26.644,51 TL asıl alacak ve takip tarihine karar işlemiş ferileri ile birlikte toplam 33.371,63 TL'lik takip borcu için davalı kuruma 66.285,32 TL ödemiştir. O halde davacının, davalı kuruma yalnızca, borçlu olmadığı tespit edilen 10.867,83 TL asıl alacak ve bu asıl alacağın takip tarihine kadar işlemiş ferileri ile birlikte 21.642,86 TL değil, bu alacağa ödeme tarihine kadar faiz ve KDV işletilmek sureti ile daha fazla miktarda ödemede bulunduğu anlaşılmaktadır.O halde mahkemece yapılacak iş; davacının davalı kuruma yapmış olduğu ödemeye dair tüm belgelerin, ödenen miktarın tüm ferileri ile birlikte hesaplama yöntemini de gösterir şekilde davalı kurumdan celp edilerek, alanında uzman bilirkişi marifeti ile takip konusu alacak bakımından ödeme tarihi itibariyle bir hesap yapılması ve takip konusu borç ile ödenen miktar arasında bir oranlama yapılmak sureti ile, takip konusu asıl alacak olan 26.644,51 TL asıl alacak (ve takip tarihine kadar işlemiş tüm ferileri toplam 33.371,63 TL alcak) için davacı tarafça 66.285,32 TL ödeme yapılmış olmakla, bu ödenen meblağ içerisinde ne kadarlık kısmın davacının borçlu olmadığı tespit edilen 15.776,68 TL asıl alacak (takip tarihine karar işlemiş ferileri ile birlikte toplam 21.642,68 TL) için yapıldığının saptanmak, eş söyleyiş ile davacı tarafın 15.776,68 TL asıl alacak (takip tarihine kadar işlemiş ferileri ile birlikte toplam 21.642,68 TL) için davalı kuruma ödeme tarihi itibariyle ne miktar ödeme yaptığını belirlemek ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurmak olmalıdır.Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın, yalnızca davacının borçlu olmadığı tespit edilen asıl alacak ve bu asıl alacağın takip tarihine kadar işlemiş ferileri bakımından ödediği bedelin iadesine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.