MAHKEMESİ : ÇORLU 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 13/02/2015NUMARASI : 2013/514-2015/91Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, tarafların Çorlu Aİle Mahkemesi'nin 2012/315 Esas- 2012/425 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını ve bu karar ile davalı lehine aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen zaman içerisinde müvekkilinin emekli olduğunu ve gelirinin azaldığını, ayrıca kredi ödemeleri bulunduğunu, davalının ise hem kendi emekli maaşını hem de babasından kalan emekli maaşını almaya başladığını, adına kayıtlı gayrimenkullerden kira geliri elde ettiğini ve yoksulluk durumunun ortadan kalktığını belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; kendi çalışması sonucu hak kazandığı bir emekli maaşı olmayıp, yalnızca babasından kalan aylık 530 TL emekli maaşı aldığını fakat bu gelirin de geçimini sağlamak için yeterli olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları ve ortak iradeleri ile davalı lehine aylık 700 TL yoksulluk nafakası takdir edildiği, davalının müteveffa babasından kaynaklı olarak aldığı 557 TL dul yetim maaşı dışında ayrı bir emekli maaşı bulunmadığı ve davalı adına kayıtlı olan taşınmazların edinme tarihlerinin boşanma tarihinden önce olduğu, bu itibarla sözleşmeye bağlılık kuralını davacı lehine uyarlamayı gerekli kılacak şekilde edimler arasındaki dengenin ciddi şekilde sarsıldığı hususunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanununun 176/4.maddesine göre; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir".Yargıtay HGK.nun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 07.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları).Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; tarafların sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davacının aylık 1600 TL emekli maaşının bulunduğu, davalının ise çalışmadığı ve vefat eden babasından dolayı aylık 550 TL maaş aldığı anlaşılmaktadır.O halde; çoğun için de az da vardır kuralı gereğince nafakanın kaldırılması isteminin azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının elde ettiği gelire göre yoksulluğu ortadan kalkmasa bile mali durumunun olumlu yönde değiştiği dikkate alınarak nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.