MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/04/2014NUMARASI : 2013/55-2014/169Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait taşınmazı harici satım sözleşmesi ile satın aldığını, bedelini ödemesine rağmen davalının taşınmazın devrini vermediğini belirterek, ödenen bedelin şimdilik 10.000 TL olarak tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında; sözleşmenin geçersiz olduğunu beyan etmiş, süresinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur.Mahkemece; taşınmaz bedelinin ödeneceği tarihin 05.04.2003 tarihi olduğu, 25.01.2013 dava tarihi itibariyle TBK'nun 82. maddesi gereğince iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Taraflar arasında haricen düzenlenen 05.11.2002 tarihli “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” gereğince; davalıya ait 2349 parselde bulunun taşınmazın davacıya satıldığı, sözleşmeye göre taşınmaz bedeli 91.000.000.000 TL (91.000 TL)'nin 05.04.2003 tarihinde ödendiğinde davalının taşınmazı davacıya satmayı kabul ve taahhüt edeceği kararlaştırıldığı, bu davanın ise 25.01.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Davada, geçersiz (harici) sözleşme gereğince ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme koşullarına göre tahsili talep edilmektedir.Geçersiz sözleşmelerde 07.06.1939 tarih ve 1936/31 E.- 1939/47 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince ve TBK'nun 146. (BK'nun 125.) maddesine göre zamanaşımı süresi 10 yıldır. Sözleşmede bedelin ödeneceği ve sözleşmenin tamamlanacağı tarihin 05.04.2003 tarihi olduğu ve davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden 25.01.2013 tarihinde açıldığında göre, bu durumda mahkemece; davanın süresinde açıldığı kabul edilerek, davanın esası hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.