Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19013 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11235 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İNEGÖL 3. ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİTARİHİ : 25/02/2015NUMARASI : 2014/124-2015/98Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 02.06.2014 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi akdedildiğini, adi yazılı şekilde düzenlenen bu sözleşme ile Galleon Poliüretan ve Polyester adıyla bir işletme kurulduğunu ancak davalının akdedilen sözleşmeye ve kanunda yer alan adi ortaklıkla ilgili emredici hükümlere riayet etmeyerek müvekkilinin ortaklıkla ilgili yetkilerini yok saydığını, hak edişlerini ödemediğini belirterek; adi ortaklığın tasfiyesini ve tasfiye sonucu ortaya çıkacak meblanın hisseler oranında taraflara verilmesini talep etmiş, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 200,00 TL alacağın yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı cevap dilekçesinde; sözleşmenin imzalanmasının ardından ortaklığın fiilen kurulmadığını, tarafların karşılıklı olarak sözleşmeden döndüğünü, davacının, kendisine ait iş yerinde sigortalı olarak çalıştığını, davacıya tüm alacak ve haklarını ödediğini buna rağmen davacının maddi çıkar elde etmek amacıyla bu davayı açtığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davanın adi ortaklıktan kaynaklanan alacak davası olduğu, sunulan sözleşmenin ön sözleşme nitelinde bulunduğu, davacının bağımsız bir vergi kaydının olmadığı, davacının iddialarını kanıtlar yazılı delil bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki ilişki; adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 12.09.2014 tarihinde açılmıştır. Mahkemece davaya, ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılarak, işin esasına yönelik karar verilmiştir.Bu bağlamda temyize konu öncelikli uyuşmazlık; davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılmasının yerinde olup olmadığı hususundadır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.6335 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmeseler dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Mahkemelerin görevli olup olmadığını davanın başında kendiliğinden incelemesi ve görevsiz olduğu kanısına varması halinde öncelikle görevsizlik kararı vermesi gerekir. Çünkü, hükmü veren mahkemenin görevsiz olması mutlak bozma nedenidir.Hal böyle olunca mahkemece, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılamayacağı nazara alınarak, görevsizlik kararı verilerek davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu ticaret mahkemesi sıfatıyla yazılı şekilde uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre şimdilik davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinegerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.