Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1890 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 782 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki nafaka artırımı(asıl dava)-nafakanın kaldırılması(birleşen dava) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddi birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı birleşen dosya davalısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı- birleşen dosya davalısı vekili dilekçesinde; davacı lehine boşanma neticesinde hükmedilen yoksulluk nafakasının 2011 yılında açılan nafaka artırım davası neticesinde aylık 175 TL'ye yükseltildiğini, davacının aradan geçen süre de gözetildiğinde aldığı bu miktar nafaka ile geçimini sağlamasının mümkün olmadığını, davalının emekli olup maaşı bulunduğunu belirterek, aylık 175 TL'lik yoksulluk nafakasının 125 TL arttırılarak dava tarihinden itibaren aylık 300 TL'ye yükseltilmesini ve hükmedilen nafakanın her yıl yıllık artış oranlarına göre arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı- birleşen dosya davacısı cevap dilekçesinde; cezaevinden yeni çıktığını, işsiz olduğunu, davacının babasından aylık 500 TL maaş aldığını ve kira ödemediğini, kendisinin ise emekli olup aylık 1.000 TL geliri bulunduğunu, 400 TL kredi ödemesi olup 225 TL de kira ödemesi bulunduğunu, davacının gayrı ahlaki yaşantısı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı- birleşen dosya davacısı birleşen dava dilekçesinde de; asıl dava dosyasına sunduğu cevap dilekçesindeki hususları belirterek davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davacı birleşen dosya davalısı vekili birleşen davada cevap dilekçesi sunmamıştır.Mahkemece; davacı birleşen dosya davalısının açtığı nafaka artırım davasının reddine, davalı birleşen dosya davacısının açtığı nafakanın kaldırılması davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı- birleşen dosya davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK'nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz yaşam sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise;davacı birleşen dosya davalısı son nafaka artışının yapıldığı 2011 yılı sonrasında aradan geçen sürede hükmedilen 175 TL'lik nafakanın ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını belirterek yoksulluk nafakasının aylık 300 TL'ye yükseltilmesini ve yıllık artış yapılmasını talep etmiş; davalı birleşen dosya davalısı ise asıl davanın reddini, birleşen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının ise özellikle davacı birleşen dosya davalısının gayrı ahlaki yaşamı bulunduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir. Ancak dosya kapsamında yer alan tanık beyanları dikkatle incelendiğinde ise, davalı birleşen dosya davacısı tanığı ...'ün ''davalının davacıyı kendisine sorması üzerine davacının pek de hoş karşılanmayacak biçimde gayrı ahlaki hayat tarzı bulunduğunu davalıya ifade ettiği''yönündeki beyanı dışında dosya kapsamında davalının bu iddiasını destekler mahiyette başka bir delilin bulunmadığı, yine davacı birleşen dosya davalısı tanıklarının beyanlarının ise bu iddianın aksi yönde olduğu da gözetildiğinde bu tanığın beyanı davacı birleşen dosya davalısının gayrı ahlaki yaşam sürdüğünün kabulü için yeterli değildir.Hal böyle olunca mahkemece;tarafların gelir durumuna göre davacı birleşen dosya davalısı kadının açtığı yoksulluk nafakası artırım davasının da değerlendirilmesi suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.