MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde;taraflar arasında görülen boşanma davası neticesinde müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verildiğini,nafaka alacağının tahsili için davacı hakkında .... İcra Müdürlüğü'nün 2012/1712 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını,ancak davalının takip talebinde belirttiği kadar alacağının bulunmadığını,nitekim davacının geçmişe yönelik borcunu ve fer'ilerini ödediğini,nafaka borcunun geri kalan kısmını da 17.09.2011 tarihinde ödediğini ve bu ödeme karşılığında davalıdan yazılı belge aldığını belirterek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalının 17.09.2011 tarihinden önceki alacağını aldığından mükerrer istenen bölümün iptali ile borçlu olmadığının tespitini ve %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde;dava dilekçe ekinde sunulan belgenin davacının ödediği bir yıllık nafaka borcuna karşılık olarak verildiğini,ancak davacının davalı tarafından yazılan belgeye sonradan ''17.09.2011'' tarihini yazdırıp o tarihe kadar olan nafaka alacağının kalmadığının delili olarak bu belgeyi kullanmak istediğini,nitekim davalının da davacıya bu belgeyi verirken davacıdan da her ay nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine ilişkin bir yazılı belge aldığını,bu belgeyi ekte sunduklarını ve incelenmesinde de görüleceği üzere bu belgede de tarih bulunmadığını,yine o tarihte davalının ''.... '' soyadını da kullanmadığını savunarak,davanın reddini istemiştir.Mahkemece;alınan bilirkişi raporuna göre ispat aracı olarak davacı tarafça sunulan belgedeki tarihin davalı eli ürünü olmadığının tespit edildiği,bu belgenin hangi tarihte verildiğinin de tespit edilemediği,bu haliyle davacının davasını ispat edemediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, birikmiş nafaka alacağından borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama usulüne dair 4787 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabı ile (3.kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun kapsamındaki Aile Hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemelerinde görülür.Somut olayda,menfi tespiti istenilen iştirak nafakası alacağı, Türk Medeni Kanununun İkinci Kitap, Birinci Kısım, İkinci Bölümünde (TMK. m.182) düzenlenmiş olup, bu niteliği itibariyle uyuşmazlığın “Aile Hukukuna” ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Borç, Aile Hukukundan (iştirak nafakası alacağı) doğduğuna göre açılan bu davanın, 4787 sayılı Yasanın 4.maddesi gereğince Aile Mahkemesinde bakılması gerekmektedir. Görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.Görev kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir.Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümünde Aile Mahkemesi görevli olduğu halde, anılan yasa maddelerine aykırı olarak, genel mahkemece esasa girilip hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.