Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 18793 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11341 - Esas Yıl 2015
Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İSTANBUL 18. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/01/2014NUMARASI : 2013/527-2014/36Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin davalının maliki olduğu M.. Mah. Şair Nigar Sk. No:51/4 D:10 Şişli/İstabul adresindeki işyeri olarak kullanılan taşınmazı 09.08.2012 tarihinde satın aldığını, müvekkilinin taşınmazı satın aldığı tarihte Cazibe Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin 01.12.2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile mecuru kiracı sıfatı ile kullandığını, müvekkilinin kiracı olan şirketin yetkilisine mecuru satın aldığını ve kira paralarının taraflarına ödenmesi gerektiğini bildirdiğini, eski malik olan davalının İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2012/13593 esas sayılı dosyası ile 13.07.2012 tarihinde Haziran ve Temmuz 2012 aylarına ait ödenmeyen kira bedelleri ile birlikte kira sözleşmesindeki muacceliyet şartına dayanarak Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım 2012 dönemlerine ait tüm kira bedellerini kiracıdan talep ettiğini, eski malik olan davalının taşınmazı müvekkiline sattığı halde satış tarihinden sonraki kira bedellerini icra dosyasından tahsil edip müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin taşınmazı satın aldığı tarihten itibaren tüm kira bedelerinin halefiyet sıfatı gereğince müvekkiline ait olduğunu, bu hususta 19.02.2013 tarihli Beyoğlu 44. Noterliğinin 845 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak davalı tarafça kira bedeli olarak kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle davalı borçlu hakkında takip yapıldığını ileri sürerek davalının takibe vaki itirazının iptali ile alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin o dönem maliki olduğu taşınmazda 01.12.2011-01.12.2012 kira dönemi için muaccel olmasına rağmen kendine ödenmeyen kira bedellerinin yanı sıra sözleşmedeki muacceliyet şartı gereği muaccel hale gelen diğer kira bedellerinin tahsili için kiracı hakkında icra takibinde bulunduğunu, kiracıdan aralarındaki sözleşme gereği ödemekle yükümlü olduğu miktarın tahsil edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacı ile davalı taraf arasında bu konuda yapılmış herhangi bir sözleşme ya da bir taahhüt bulunmadığı, davalı tarafın davacı tarafa karşı kişisel alacaklardan dolayı borcunun ya da hukuksal bir sorumluluğunun bulunduğuna dair dosyada bir delil olmadığı, davalı tarafın kira sözleşmesinın tarafı olmadığından davacı tarafa kira borcunun da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava ilk önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, bu mahkeme tarafından uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklı olduğu gerekçesi ile sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından da, işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmiştir.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu'na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Söz konusu yasanın 2.maddesi "dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahısvarlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir." hükmünü ihtiva etmektedir. Somut olayda; davacı, davalının taşınmazı kendisine 09.08.2012 tarihinde sattığını, bu tarihten sonra dava dışı kiracıdan kira bedellerini almaya devam ederek kendisine vermediğini, kira bedellerinin tahsili için giriştiği icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini istemiştir.Taraflar arasında kira ilişkisi olmadığından uyuşmazlık az yukarıda sözü edilen 6100 sayılı HMK'nun 4.maddesinin 1/a bendi kapsamında Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi içine girmemektedir.Görev ile ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görev ile ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz.Davada, vekaletsiz iş görme hükümlerine göre; alacak isteminde bulunulduğuna göre HMK.'nun 2/1 md. göre davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.Mahkemece; HMK. 114/c ve 115/2 md. uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.