Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ARDAHAN 1. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 29/01/2015NUMARASI : 2014/107-2015/49Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde, Davalı ile 26/07/1993 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden B.., C.. ve A.. isminde 3 çocuklarının olduğunu, davalının TSK'dan emekli olduğunu, davacının ve çocuklarının ise A.. yaşadığını, davalının yaklaşık 1,5 yıl kendilerini yanına almadığını, bu süre içerisinde evlilik yükümlülüklerini yerine getirmeyip, davacı ve çocuklarının giderlerini karşılamadığını, çocuklarından B..'nın üniversite harcını yatırmadığı için okul kaydını dondurduğunu, diğer iki çocuğun da öğrenci olduğunu, kendisinin çocuklarının geçimini sağlamak üzere bir ekmek fırınında çalıştığını, asgari ücret aldığını, kendisi için aylık 250,00 TL, müşterek çocukların her biri için ayrı ayrı 250,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak tarafına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde, davacı ile uzun süredir geçimsizliklerinin olduğunu, kendisinin uzman çavuş olarak TSK'dan emekli olduğunu, aylık 1.400 TL emekli maaşı aldığını, eşinden gerekli ilgi ve alakayı evlilikleri boyunca görmediğini halen davacı ile ayrı yaşadıklarını beyan etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı M.. ve müşterek çocuk B.. lehine 200,00'er TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar C.. ve A.. Y.. lehine 200,00'er TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın 197.maddesine göre de; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.Buna göre özellikle davacı eş lehine takdir edilecek nafaka yönünden davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir.Somut olayda, tarafların 1993 tarihinde evlendikleri, müşterek 3 çocuklarının olduğu, çocuklardan B..'nın dava açıldığı tarihte reşit olduğu üniversitede okuduğu, diğer çocukların ise henüz reşit olmadıkları ve öğrenci oldukları, davacının fırında çalıştığı, asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğu, davalının ise TSK'dan emekli olduğu, 1.500 TL emekli aylığının olduğu anlaşılmaktadır.Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacı eş ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı olarak kendisi ile birlikte reşit olmayan çocukları için tedbir nafakası talep edebilir. Davacı eşin reşit olan çocuk adına tedbir nafakası talep etme hakkı bulunmamaktadır. B..'nın dava tarihinde 18 yaşını doldurduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu çocuk için talep edilen tedbir nafakasının reddine karar verilmesi gerekir. Ayrıca davacı tarafından ayrı yaşamakta haklı olduğu iddiasına dayalı olarak açılan dava tedbir nafakası olduğu halde mahkemece hüküm altına alınan nafakaların yoksulluk ve iştirak nafakası olarak isimlendirilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.