Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1875 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18852 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde 100.000,00 TL tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacılar vek.Av....geldi. Diğer davalılar ve vekilleri gelmedi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 11.02.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılardan ... ile ... kendi adlarına, diğer davacı ... ise küçük .....a velayeten dava açarak, 1993-1996 yılları arasında Almanya’da oturduklarını, Türkiye’de hiç bulunmadıklarını, dava dışı ....’un sahte kimlik belgesi kullanmak, kimliği bilinmeyen başka bir kişiyi davalı Noter ...’in noterlik dairesine götürerek vekil etme (tevkil) yetkisi içeren vekaletname düzenlettirdiğini, bu yetkiye dayanarak davalılardan ...’a satış yetkisi verdiğini, verilen bu satış yetkisi ile ...parsel sayılı taşınmazdaki 20/280 arsa paylı 3 nolu dükkanın diğer davalı ...’e satışının yapıldığını, davalı ...’in de aynı taşınmazı 5/12/1996 gün ve 5924 yevmiye numaralı işlemle dava dışı İsa Toprak’a sattığını belirterek mal varlıklarında meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesini istemişlerdir.Davalılardan ... ve ... ise, davanın zamanaşımına uğradığını, tapu kayıt sahibi ... olduğundan davacıların, aktif dava ehliyeti bulunmadığını belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Yerel mahkemece, tapu kayıt sahibinin ... olması nedeniyle davacıların dava açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle, istem aktif husumet yönünden reddedilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz olunmuş, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2010/305-1391 sayılı kararı ile; “Dava konusu taşınmaza ait tapu kaydından taşınmazın 01/03/1993'de davacılara miras yoluyla geçtiği, rızai taksim ve satışlarla el değiştirdiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde zarara neden olan olayların 1993-1996 yılları arasında gerçekleştiği iddia edildiğine ve davacıların da bu tarihlerde dava konusu taşınmaz ile ilgileri bulunduğuna göre, davacılar ... ve ...’un dava açmakta hukuki yararları ve aktif dava ehliyetleri bulunduğu kabul edilmelidir. Diğer yandan, davacı küçük ....ile anne ... arasında çıkar çatışması bulunduğundan anne ... küçüğe velayeten dava açamaz. Davacı küçük .....a kayyım atanarak yargılamaya devam olunmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” gerekçesi ile bozulmuş olup mahkemece bozmaya uyularak eksiklikler giderildikten sonra yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın esasında davacılara ait olmadığı, rızai taksim sonucu başka yerden taşınmaz verildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tasarrufa ehil olmayanların sahte olduğu sonradan anlaşılan vekaletname ile gerçek maliklerin haberi olmadan noterden gayrimenkul satışı yapmaları sonucu malı elinden çıkan maliklerin açtığı maddi tazminat isteminden ibarettir.Noterlik Yasası'nın 162.maddesi gereğince noterler yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumlu olup zarar gören, noterin kusurlu olduğunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar ile noterin eylemi arasında nedensellik bağının bulunması yeterlidir.Dosyadaki belgelerden davacıya ait taşınmazın 14.08.1996 tarihinde vekaleten satıldığı anlaşılmaktadır. Yine, Adli Tıp Kurumunun 28.07.2003 tarihli raporu ile 13.12.1994 tarih ve 72072 sayılı “Düzenleme Genel Vekaletname” altındaki imzanın ... eli ürünü olmadığı belirlenmiştir.Bu durumda, mahkemece davacının davalılar ... ve ...'den kötüniyetli olmaları durumunda haksız eylemleri nedeniyle; davalı noter ...'in ise Noterlik Kanununun 162. maddesi uyarınca tazminat ile sorumlu olmaları gerekmekte olup bu husus incelenmemiştir. Diğer bir anlatımla, davacı tarafından 14.10.1993 tarihinde satın alınmak suretiyle adına tescil edilen taşınmazın sahte vekaletname ile 14.08.1996 yılında satılması nedeniyle uğradığı zararın davalılardan tahsili talep edilmektedir. Bu durumda satışa dayanak olarak gösterilen belgelerin sahteliği ve belgeyi düzenleyenler ile kullanan ve davalılardan Noter'in bu duruma dikkat etmeyerek davacının zarara uğramasına neden olmasından kaynaklanan tazminat isteminde uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekmektedir.Mahkemece, açıklanan yönlerde inceleme ve araştırma yapılarak sorumlular ve sorumluluğun kapsam ve tutarı belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı nitelendirme ve itibar edilmeyen gerekçelerle davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.