Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/04/2015NUMARASI : 2014/282-2015/200Taraflar arasındaki tanıma-tenfiz davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların murisi (annesi) N.. H.. 15.12.2008 tarihinde vefat ettiğini, murisin 03.12.2008 tarihinde düzenlediği vasiyetnamenin Frankfurt am Main Yerel Mahkemesi – Tereke Mahkemesinin 51 IV 118/09 H sayılı kararı ile açılıp okunduğunu belirterek, vasiyetnamede Türkiye'de bulunan taşınmazların tenfizi için Frankfurt am Main Yerel Mahkemesi- Tereke Mahkemesinin 15.01.2009 tarih, 51 IV 118/09 nolu kararının tanınmasını ve tenfizini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında; davalının mahkemeye çağrılmadan karar verildiğini beyan etmiştir.Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli kararı ile davanın kabulüne, 12.01.2009 tarihli yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 12.12.2011 tarihli ilamı ile murisin Türkiye'de nüfusa kayıtlı olduğu Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle bozma kararı verilmiştir.Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.06.2013 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş, Dairemizin 25.03.2014 tarihli ilamı ile “5718 sayılı MÖHUK md. 53'e göre, tenfiz dilekçesine yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin dilekçeye eklenmesinin zorunlu olduğu halde, fotokopi ile yetinilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Mahkemece; belirtilen eksikliğin giderilmesinden sonra yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir.Mahkemece, 10.04.2015 tarihli kararında, tenfizi istenen kararın bir mahkeme tarafından verilmediği ve hakim tarafından imzalanmadığı gibi, davalının usulüne uygun çağrılmadan karar verildiğinden ve bu durumun Türk kamu düzenine aykırı olduğundan bahisle, davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.Dosya kapsamından tarafların murisi N.. H.. tarafından 03.12.2008 tarihinde Frankfurt am Main Noterliğinde düzenlediği vasiyetname ile Türkiye'deki taşınmazlarını davacı çocuklarına vasiyet ettiği, N.. H.. 15.12.2008 tarihinde vefat ettiği, vasiyetnamenin Frankfurt am Main Yerel Mahkemesi -Tereke Mahkemesinin 51 IV 118/9 H sayılı 15.01.2009 tarihli kararı ile açıldığı, ilgililerin davetinden sarfı nazar edilmesi nedeniyle kimsenin gelmediği yazılarak “Adli Memur” tarafından imzalandığı, Frankfurt am Main Yerel Mahkemesinin damgasını taşıdığı, Frankfurt Bölge Mahkemesi Başkanı tarafından 16.03.2015 tarihinde imzalandığı anlaşılmaktadır.Dava, vasiyetnamenin açılması ile ilgili yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizine ilişkindir.5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında Kanunun 54/c maddesinde, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, tenfiz şartları içinde sayılmıştır.Buna göre, yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun hangi kriterlere göre uygulandığı değil, yabancı kararın Türkiye'de icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceğinin araştırılması gerekir.Anılan maddede yer alan, "Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması" ifadesinden, yabancı mahkeme kararının esasına uygulanan hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenemeyeceği, sadece hükmün tenfizi neticesinde ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde yabancı mahkeme kararının tenfizinin reddedileceği sonucuna varılmalıdır.Esasa uygulanan hukukun Türk Hukukunda farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez. Burada esas alınması gereken kıstas, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunması değil, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine bakmak olmalıdır.Tenfiz için aranan şartlardan biri, Türk kamu düzeninin müdahalesi ile ilgilidir. 5718 sayılı Kanun'un 54/c maddesine göre, yabancı bir mahkeme ilamının tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme ilamının Türk Kamu düzeninin müdahalesini gerektirebilecek bir "hüküm" taşımaması şarttır.Burada yabancı mahkeme ilamının tenfizinin reddini temin edebilecek tek imkân yabancı mahkeme "hükmünün ya da hüküm fıkralarının" Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmasıdır.Önemle vurgulanmalıdır ki, tenfiz hâkiminin yabancı mahkeme ilamının maddi hukuk bakımından doğruluğunu inceleme ve değerlendirme yetkisi yoktur. Bu yasak çerçevesinde, tenfiz hakiminin ilamda mevcut olan bir gerekçeyi inceleyip değerlendirmesi de söz konusu olamaz.Ancak kararın Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel ahlak ve adap anlayışına, temel adalet anlayışına, Anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli olan prensiplere özel hukuka ilişkin hüsnüniyet kurallarına, Türk Devletinin siyasi rejimine, toplumun ekonomik yapısının temelinden sarsacak olan değerlendirmeye, temel insan haklarına, adalet anlayışına aykırılıklar, kamu düzenine aykırılık olarak kabul edileceğinden, yabancı mahkeme ilamının hüküm fıkrasının uygulanmasıyla, açıklanan sonuçları doğuracak yabancı mahkeme kararlarının tenfizi olanaklı değildir. İncelenen yabancı ilamın Türk Kamu düzenine açıkça aykırı olmadığı açıktır. (Yargıtay İçt.Birl.K.10.02.2012 gün ve 1/1 K)Yabancı Mahkemelerden verilen kararların tamamının veya kısmen tanınma imkanı dahilindedir (MÖH md 40). Çekişmesiz kaza kararlarında aynı usul uygulanır (MÖH md 42/2).Ölüme bağlı tasarruflar ölenin milli hukukuna veya ölüme bağlı tasarrufun yapıldığı yer hukukuna tabidir ( 2675 S.Y. m. 22 ), ( Locus regit açtum ). Şekil sebebiyle ölüme bağlı tasarrufların geçersiz hale gelmesini önlemek amacı ile 5.10.1961 tarihinde Lahey'de "vasiyet tasarruflarının biçimine ilişkin kanun uyuşmazlıkları" konusunda sözleşme ( 17.1.1983 tarihli resmi gazete ) imzalamış ve ölüme bağlı tasarrufların;Vasiyetçinin ölüme bağlı tasarrufu yaptığı yer hukukuna uygunsa,a ) Vasiyetçinin ölüme bağlı tasarrufu yaptığı anda veya ölümü anında vatandaşı bulunduğu devletin hukukuna uygunsa,b ) Vasiyetçinin ölüme bağlı tasarrufu yaptığı anda veya ölüm anında ikametgahının bulunduğu yer hukukuna uygunsa,c ) Vasiyetçinin ölüme bağlı tasarrufu yaptığı anda veya ölüm anında mutat meskeninin bulunduğu yer hukukuna uygunsa,d ) Gayrimenkullere ilişkin olduğu takdirde bunların bulunduğu yer hukukuna uygunsa şekil bakımından geçerli kabul edileceği hükme bağlamıştır.Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki Yasanın 22. maddesi de buna uygun düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece; MÖHUK'nun 38. ve 42. maddelerinin aradığı şartların gerçekleştiği dikkate alınarak vasiyetnamenin açılmasına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.