Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18708 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11475 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : AKHİSAR AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 26/03/2015NUMARASI : 2015/13-2015/179Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 2012 yılında boşandıklarını, boşanma neticesinde 2008 doğumlu müşterek çocuk Mustafa'nın velayetinin davacıya verildiğini, boşanma sonrası 2013 yılında açılan iştirak nafakası davası ile müşterek çocuk lehine aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen süre, çocuğun yaşı, okula başlayıp ilkokul 1.sınıfta eğitim görmesi gibi nedenlerle hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını belirterek, müşterek çocuk için 200 TL olarak belirlenen iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 400 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; müşterek çocuğun ihtiyaçları ile ilgilendiğini, nafakaya hükmedildiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında çocuğun ihtiyaçlarında önemli bir artış olmadığı gibi kendisinin ekonomik durumunda da iyileşme olmadığını, davacının ise bir fabrikada işçi olarak çalışıp kendisinden daha fazla gelir elde ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk için hükmedilen aylık 200 TL'lik iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 25 TL artışla aylık 225 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1. maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi)Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi)TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası artırım oranı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.Somut olayda; müşterek çocuk Mustafa'nın 2008 doğumlu olup, ilkokul 1.sınıfta eğitim gördüğü, davacının bir fabrikada işçi olarak çalışıp, aylık asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği, aylık 320 TL kira ödemesi olduğu, menkul ya da gayrımenkulü bulunmadığı; davalının ise bir şirkette işçi olarak çalıştığı, asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği, babasına ait evde oturup kira ödemediği, üzerine kayıtlı bir motosikleti bulunduğu anlaşılmaktadır.Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, iştirak nafakasına hükmedilen tarih ile bu davanın açıldığı tarih arasındaki süre nazara alındığında mahkemece takdir edilen iştirak nafakası azdır. O halde, davalı babanın tespit edilen geliri ile orantılı olacak şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.