Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : DİYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK(TİCARET) MAHKEMESİTARİHİ : 14/05/2015NUMARASI : 2014/1100-2015/282Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili olan davacı hakkında, davalı kurum elemanlarınca yapılan denetimler neticesinde 07/07/2007 tarihinde kaçak elektrik kullanılmış gibi işlem yapıldığını, oysa tesiste kaçak elektrik kullanılmadığını ve elektriğin sayaçtan geçirilerek kullanıldığını belirterek, davacının davalı kuruma 58.417,00 TL borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesiyle; davaya konu kaçak elektrik tutanağının EPMH Yönetmeliği'ne uygun olarak düzenlendiğini, davacının abonelik sözleşmesi imzalanmadan tüketim yaptığının tespit edilerek 07/07/2007 tarihli tutanağın tutulduğunu belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının 58.417,17 TL'lik fatura nedeniyle davalıya 42.431,19 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, verilen hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2014/2757 Esas, 2014/5087 Karar sayılı hükmü ve ".... Buna göre davacının fiili kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğundan mezkûr Yönetmeliğin 13. maddesi hükmüne göre hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dosyanın yeniden bilirkişiye verilmesi, bilirkişiden davacının trafo tesisinin aboneliği için yapmış olduğu müracaat neticesinde elektrik OG projesinin davalı kurum tarafından onay tarihi de dikkate alınarak, davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’ne ve Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar hakkında 622 sayılı karara göre yeniden hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınması, davacının sorumlu tutulabileceği kaçak elektrik bedelinin duraksamasız belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ..." gerekçesi ile bozularak mahalline iade edilmiş, mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.Yargılama sırasında görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda "...elektrik projesinin 28.5.2007 tarihinde onaylandığı, bu tarihten kaçak tutanağının tutulduğu tarih olan 29.5.2007 tarihinde kadar geçen 39 günlük sürenin kaçak kullanım süresi olarak alınması gerektiği, bu süreye tekabül eden kaçak bedelinin ise 21.685 TL olduğu, fatura bedelinden bu bedelin mahsubu sonucu kalan 36.731 TL üzerinden davacının menfi tespit talebinde haklı olduğu.." bildirilmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacının 36.731 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar, yerel mahkeme tarafından bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma ilamı gereğince işlem yapılmamıştır. Dairemizin yukarıda açıklanan bozma ilamında, kaçak bedelinin, yönetmelik hükümleri ve 622 sayılı kurul kararı gereğince hesap edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bu mevzuat hükümleri dikkate alınmamıştır.Öyle ise mahkemece, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği 'nin 13 ve 15. maddeleri ile, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun, 29/12/2005 tarihli toplantısında aldığı ve 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkındaki 622 sayılı karar uyarınca kaçak elektrik bedelinin belirlenmesi için uzman bilirkişilerden rapor alınıp, bu rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.