Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 18648 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10759 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : GEREDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/04/2015NUMARASI : 2014/318-2015/158Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, müvekkilleri olan davacıların muris Seher'in mirasçıları olduklarını, murisin noterde vasiyetname düzenlemek suretiyle taşınmazlarını davalıya bıraktığını, vasiyeti düzenleyen noterin ,düzenleme tarihinde görevi başında olmadığını, ancak isminin senette yazılı olduğunu, bu şekilde vasiyetnamenin Medeni Kanunun aradığı şekil şartlarına haiz bulunmadığını, diğer yandan murisin işlem tarihinde 84 yaşında olması sebebi ile heyet raporu alınmadan tek hekim raporu ile vasiyetname düzenlendiğini, bu durumun da şüpheli olduğunu beyan ederek, vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında; davanın önce husumetten olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; işlem tarihinde noter Şaziye raporlu olduğu, bu nedenle söz konusu vasiyetnameyi düzenlemesinin imkansız bulunduğu, vasiyetnamedeki hataların, vasiyetnamenin tamamen geçersizliğini gerektirdiği gerekçesi ile davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK. nun 532. maddesinde; resmi vasiyetnamenin, iki tanığın katılımıyla resmi memur tarafından düzenleneceği hükme bağlandıktan sonra, resmi memurun Sulh Hakimi, Noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabileceği açıklanmıştır.Resmi vasiyetnamenin; işlemde birlik prensibi uyarınca, vasiyetçinin vasiyetnameyi okumasından sonra, aşamalarında araya fasıla girmeksizin tamamlanması gerekir. Resmi memurun yaptığı işlemler tevsik işlemi olduğu için, baştan itibaren aynı memur tarafından yapılması ve son imza işleminin de tahriri alan, okuyan ve vasiyetçi ile tanık sözlerini dinleyen, yazdıran memur tarafından yapılması zorunludur. Bu yön, işlemlerde birlik prensibinin zaruri bir sonucudur.Bu prensibe uyulmamasının, vasiyetnamenin iptali sebebi oluşturduğu Yargıtay’ın yerleşmiş uygulaması ile kabul edilmektedir. Somut olayda; dava konusu vasiyetnamenin incelenmesinden, noter yetkili başkatibi Yakup Adnan tarafından vasiyetnameye başlandığı, vasiyetnamenin sonunda ise, imzaya yetkili başkatip Yakup Adnan imzası bulunduğu, böylelikle de yukarıda izah edildiği üzere, işlemde birlik prensibinin gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bu yön itibariyle, vasiyetnamenin geçerliliğini etkileyen bir durum söz konusu değildir. Ancak, davacı vekili dilekçesinde, bu iptal sebebinden başka sebeplere de dayanmıştır.O halde, mahkemece; dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali için ileri sürülen diğer nedenlerinde incelenmesi ve ulaşılacak sonuç uyarınca uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.