Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18605 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11534 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA 6. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 17/03/2015NUMARASI : 2014/1110-2015/294Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, tarafların 18.02.2014 tarihinde boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalı lehine aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının boşandıktan sonra yetim aylığı almaya başladığını, davalının ekonomik durumunun düzeldiğini ve yoksulluğunun ortadan kalktığını ileri sürerek, davalı lehine hükmedilen aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının ailesinin yardımı ile geçindiğini, yoksulluğunun ortadan kalkmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 176/3.maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Somut olayda, tarafların 08.04.2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, davacının emekli olduğu, aylık 1.000,00 TL emekli maaşı aldığı, kendine ait evde oturduğu ve davalı kadının boşanmadan sonra aylık 397,00 TL yetim aylığı almaya başladığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Ancak, Yerleşik Yargıtay'ın uygulamalarına göre, yetim aylığı bağlanmasının yoksulluğu ortadan kaldırmadığı ilke olarak kabul edilmiştir Bu nedenle davalının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, bu durumun sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Mahkemece yapılacak iş, tarafların sosyo-ekonomik durumları nazara alınarak yoksulluk nafakası miktarında hakkaniyete uygun bir indirim yapmaktan ibarettir.Bundan ayrı, HMK’nun 305. md gereğince hükmün tavzihi, hükmün yeterince açık olmaması, icrasında tereddüt uyandırması veya birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde mümkündür. Tavzih ile taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Bu bağlamda tavzih kararı ile vekalet ücretine hükmedilemeyecek olmasına rağmen mahkemece 15.04.2015 tarihli tavzih kararı ile davalı lehine 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru değildir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.