MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/10/2013NUMARASI : 2004/577-2013/524Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, manevi tazminat davasının reddine, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı İl Özel İdaresi tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili 23.12.2004 tarihli dava dilekçesinde, M. Çarşı binasında çıkan yangında müvekkillerine ait çarşı içinde bulunan 131 ve 132 nolu iş yerinin zarar gördüğünü, şirketin ticari kayıtların yandığını, yangının hemen sonrasında Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2003/311 D. İş sayılı dosyasıyla tespit tespit ve bilirkişi incelemsi yapıldığını, B. elektrik kesintileriyle ilgili olarak çarşı esnafını önceden uyarmadığının tespit edildiğini, B. %20, bina maliki İl Özel İdaresi'nin %20, kiracıların %20, yangına sebep olan dükkan kiracısının %40 oranında kusurlu bulunduğunu belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, müvekkili şirket için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın 24.12.2003 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari reeskont faizi ile, şirketin ortakları olan müvekkilleri S.. S.. ve O.. S.. için 15.000,00 er TL'den toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın 24.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, maddi zarara ilişkin talebini 23.11.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.000,00 TL'den 39.468,05 TL'ye yükseltmiştir. Davalı Ankara İl Özel İdare vekili cevap dilekçesinde, yangının çıkmasında müvekkiline yüklenebilecek bir kusurunun bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiş, beyan dilekçesinde, dava konusu yerin Büyükşehir Belediyesine satıldığını, bu nedenle dahili davalı olarak malik Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'na gerekli ihbarın yapılması gerektiğini bildirmiştir. Davalı Bedaş vekili cevap dilekçesinde, dava dilekçesinde belirtilen tespit dosyasındaki kusur oranını kabul etmediklerini, raporu tek bilirkişinin hazırladığını, yangının 67 numaralı dükkanın kiracısının jenaratöründen kaynaklandığını, yangının çıkış nedeni dikkate alındığında müvekkiline yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Davalı M.. B.. cevap dilekçesinde; Modern Çarşı olarak bilinen çarşıda 66-67 numaralı işyerinde faaliyet gösteren şirkette işçi olarak çalışmaktayken, 24.12.2003 günü işyerine geldiğinde elektriklerin kesik olduğunu gördüğünü, jenaratörü çalıştırmak istediğini, birden alevler içinde kaldığını, davaya konu adreste haftanın üç dört günü elektrik kesintisinin yaşandığını, işvereninin talimatıyla jenaratörü çalıştırmak zorunda kaldığını, jenaratörün bakımının düzenli olarak yapıldığını, çarşıda bulunan iş yeri sahiplerinin elektrik tesisatının güçlendirilmesi için İl Özel İdaresine başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını, diğer taraftan, işyeri sahiplerinin çarşı yönetimine başvurarak ortak jenaratör alınmasına yönelik taleplerinin de sonuçsuz kaldığını, yangının çıkmasında bir çok kişinin kusurunun bulunduğunu, yangından dolayı telafisi imkansız maddi ve manevi kayıplara uğradığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı İ.. K..; duruşmalara gelmemiş, cevap dilekçesi de vermemiştir. İhbar olunan Büyükşehir Belediyesi vekili dilekçesinde, taşınmazın, 2004 yılında Kamulaştırma Kanunu hükümleri çerçevesinde 8.000.000.000.000 TL'ye kamulaştırılmasına karar verildiğini, 13.12.2004 tarihinde taşınmazın tutanak ile teslim edildiğini, açılan tazminat davalarının muhatabının müvekkili olamayacağından bahisle şartı kabul etmediklerini savunmuş, rücuya konu olayda müvekkilinin sorumlu bulunmadığının tespiti ile davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davacılar Saim ve Osman Bekir'in açtığı manevi tazminat davasının reddine, davalı Bedaş hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 31.574,44 TL'nin olay tarihi olan 24.12.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Ankara İl Özel İdaresi, İ.. K.. ve M.. B..'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiş, hüküm; davalılardan Ankara İl Özel İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Ankara Valiliği İl Özel İdaresi vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.Davalı Ankara Valiliği İl Özel İdaresi vekilinin kabul gören temyiz itirazlarına gelince; Dava; yangından kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.Temyize konu uyuşmazlık; yangın sonucu davacı tarafın uğradığı zararın kapsamı ve zarardan hangi davalıların, ne oranda sorumlu oldukları hususlarında toplanmaktadır. Davacı taraf, davalılardan kusursuz sorumluluk ilkesine dayalı olarak tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece, kusuru olmadığı gerekçesiyle Bedaş yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Oysa ki; teknik ilerlemeler ve ona bağlı olan tehlikelerin artması karşısında, kusura dayanan subjektif sorumluluk artık yalnız başına, zarar görenlere etkili bir koruma sağlamaya elverişsiz ve dolayısıyla adaleti gerçekleştirmek bakımından yetersiz kalmıştır. Kusur yoksa sorumlulukta ortaya çıkmaz görüşü artık geçerliliğini kaybetmiştir. Kusura dayanmayan sorumlulukta; zararla söz konusu olay arasında bir illiyet bağı bulunması sorumluluğun doğması için yeterlidir. Bu halde zarar görenin, illiyet bağının varlığını ispat etmesi gerekir. Ancak hâkim, zarar görenin bu konudaki ispat külfetini değerlendirirken fazla katı olmamalıdır. Burada sözü edilen illiyet bağı uygun illiyet bağıdır. Uygun illiyet bağı, olayların olağan akışına ve hayat tecrübesine göre, sebebin, meydana gelen sonucu yaratmaya elverişli olmasıdır. Uygun illiyet bağı, sorumluluğu, zarar veren bakımından öngörülebilir risklerle sınırlamaktadır. İlliyet bağının kesilmesi olasılığı dar yorumlanmalıdır. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; yangınla ilgili olarak açılan ceza davasında hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Modern Çarşının, Ankara'nın merkezinde önemli bir iş yeri olmasına rağmen düzenli elektrik alamadığı, yangın öncesinde sık sık gündüz saatlerinde herhangi bir gerekçe gösterilmeden elektrik kesintileri yapıldığı, elektrik dağıtım şirketlerinin, abonelerine kaliteli ve sürekli elektrik enerjisi sağlamakla yükümlü olduğu, davalı elektrik şirketinin, görevinin gereğini yerine getirmediği ve kusurlu olduğu rapor edilmiştir.Ceza dosyadaki bilgi ve belgelerden, yangının çıktığı 24.12.2003 tarihinden önce 07.12.2003 tarihi ile 23.12.2003 tarihleri arasında çarşının sekiz kez elektriğinin kesildiği, 07.12.2003 ve 14.12.2003 tarihlerindeki kesintilerin sabah 06.00'da başlayıp, öğlenden sonra 14.00'e kadar sürdüğü, 16.12.2003 tarihindeki kesintinin, sabah 11.00'de başlayıp, akşam 17.40'a kadar devam ettiği, kesintilerin mesai saatleri içinde ve uzun süreli olduğu, dördünün arızadan kaynaklandığı, dördünün proğramlı kesinti olduğu anlaşılmıştır. 15.04.2004 tarihli tespit raporunda; elektrik dağıtım şirketinin, yangından önce bakım çalışmaları nedeniyle mesai saat ve günlerinde uzun süreli kesintiler yaptığı, bu şekilde dükkan sahiplerini mağdur ettiği, çalışmalar sırasında duyarlı bir tavır gösterip, dükkan sahiplerini önceden bilgilendirmediği, bu nedenle olayda elektrik dağıtım şirketinin %20 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 1/1.maddesinde kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması olarak tanımlanmıştır.Hal böyle olunca mahkemece; davaya konu yangınla ilgili ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporları, emsal nitelikteki kesinleşmiş kararlardaki raporlar birlikte değerlendirmek suretiyle davalı elektrik dağıtım şirketinin sorumluluğu cihetine gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı gerekçelerle davalı Bedaş yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Öte yandan, HMK'nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez. Eldeki davada alınan 15.01.2009 tarihli ilk raporda yangının çıkmasında; M.. B..'ın %25, İ.. K..'nin %25, İl Özel İdaresi'nin %40, Belediye'nin %10 kusurlu olduğu, çarşı esnafının ve elektrik dağıtım şirketinin kusursuz olduğu rapor edilmiştir. 16.02.2010 tarihli ikinci raporda; İl Özel İdaresinin %40, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin %10, İ.. K..'nin %30, M.. B..'ın %20 kusurlu olduğu, Bedaş'ın ve çarşı esnafının kusursuz oldukları rapor edilmiştir. 13.08.2013 tarihli raporda ise; Ankara İl Özel İdaresi'nin %40, M.. B..'ın %20, İ.. K..'nin %20, çarşı esnafının %20 kusurlu olduğu rapor edilmiştir. Mahkemece, 13.08.2013 tarihli raporu doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir. Ankara 10.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2009/152 Esas sayılı dosyasında ve emsal kesinleşmiş dosyalarda ise; davalı İl Özel İdaresinin %20, B. %20, Belediyenin %20, yangını çıkaran M.. B.. ve İ.. K..'nin %10'ar, çarşı esnafının %20 kusurlu oldukları rapor edilmiştir. Kusur oranlarına ilişkin olarak eldeki dosyada alınan bilirkişi raporu ile ceza yargılaması sırasında hükme esas alınan rapor arasında çelişkiler olduğu açıktır. O halde mahkemece; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için konusunda uzman bilirkişi kurulundan, raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde denetime elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ceza dosyasındaki ve emsal kesinleşmiş dosyalardaki ve eldeki davada alınan önceki iki dosya ile çelişkili olan rapor doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.