Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : KUMRU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/04/2012NUMARASI : 2008/38-2012/55Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı T.. B.. ve S.. B.. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; muris babası M.. B..’un 08.12.2007 tarihinde vefat ettiğini, Kumru Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/8 Esas sayılı dosyasından tarafına gelen tebligat ile babasının Kumru Noterliğinin 1901 sayılı 23.10.2002 tarihli işlemiyle bir vasiyetname yaptığının ortaya çıktığını, bu vasiyetnamede babasının evlatlarına bir kısım yerleri vasiyet bıraktığının anlaşıldığını; ancak kendisine, 21 yıl önce S.. D.. ve B.. D.. isimli kişilere satıp teslim ettiği, Ünye İlçesi Yüceler köyünde kain ve tapunun 565 sayılı parselinde kayıtlı taşınmazı bıraktığını; mülkiyetinin kendisine ait olmayan bir yeri bırakmasının olanaksız olduğunu; babasının, vasiyetnameyi yaparken tam olarak şuurunun yerinde olmadığını, hukuki muamele ehliyetinin olmadığını; Kumru Noterliğine vasiyetname için ibraz edilen 16.10.2002 tarihli raporunda yeterli olmadığını; babasının köyün en yaşlısı olduğunu, halen 1928 doğumlu gözüktüğünü, gerçekte 1920 doğumlu olduğunu, vasiyetnameyi yaptığı tarihte yani 2002 senesinde resmi olarak 81 ana yaşı itibarıyla 89 yaşında olduğunu; bu durumda, bu yaştaki insanlarda, yaşlılığa bağlı demans, bunama çocuklaşma, vb bir çok hastalıkların oluştuğunu, şuurun sakatlandığını; böylece, vasiyetname ehliyeti yok iken muamele yapıldığını, murisin söz konusu tasarrufla fiilen kendisini mirastan mahrum ettiğini, murisin amacının şahsından mal kaçırmak olduğunu iddia ederek; murisin vasiyetnamesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı K.. Ö..(B..) 08.05.2008 tarihli duruşmada alınan imzalı beyanında; açılan davaya bir diyeceğinin olmadığını, herkesin murisin mirasından eşit faydalanmasını istediğini, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı T.. B.. ile S.. B.., 08.05.2008 tarihli duruşmada alınan beyanlarında; açılan davayı kabul etmediklerini, vasiyetnamenin usulüne uygun olarak tanzim edildiğini, doktor raporu alındığını, haksız davanın reddine karar verilmesini beyan etmişlerdir.Davalı F.. B.., davanın babaları M.. B..’un sağlığında yapmış olduğu vasiyetnamenin iptaline yönelik olduğunu, kendisinin vasiyetnameye bir itirazının olmadığını, gereğinin buna göre yapılmasını beyan etmiştir.Yargılama sürecinde davalı F.. B..’un 25.08.2010 tarihinde vefat ettiği anlaşılmış olup, dosya içerisinde bulunan Kumru Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.09.2010 tarihli veraset ilamına göre; Davalı F.. B.. mirasçıları S.. B.., H.. B.. (E..),S.. B.., R.. B..(A..) ve F.. B.. davaya dahil edilmiş, sözkonusu mirasçılar alının beyanlarında; açılan vasiyetnameyi kabul ettiklerini bildirmişlerdir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; Muris tarafından düzenlenen resmi vasiyetname kanunun aradığı şartları taşıyan bir vasiyetname olduğundan ve söz konusu vasiyetnamenin bütünü değerlendirildiğinde Türk Medeni Kanunu'nun 557. maddesindeki iptal edilebilirlik şartları oluşmadığından, vasiyetnamenin iptali talebinin reddine; Vasiyetname, her ne kadar şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmiş ve vasiyetnamenin tümünün iptal edilebilirlik şartları oluşmamış ise de; resmi vasiyetname şeklinde düzenlenen ölüme bağlı tasarrufta davacı konumundaki mirasçı M.. B..'un saklı pay hakkı gözetilmeksizin bu vasiyetname düzenlendiğinden, davacının TMK'nun 506/1.maddesine göre, söz konusu vasiyetnamede adı geçen taşınmazlardan davacının saklı pay oranı olan 1/10 oranındaki kısım bakımından vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, sözkonusu karar davacı vekili ve davalılar T.. B.. ve S.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yersizdir.1-) Yerel mahkeme, 1 nolu hüküm fıkrasında vasiyetnamenin iptali şartları oluşmadığından TMK 557 maddesi uyarınca iptal davasının reddine karar vermiş; 2. bent de ise vasiyetnamenin saklı pay gözetilmeksizin düzenlendiğinden bahisle; davacının saklı pay oranı olan 1/10 bakımından vasiyetnamenin iptaline karar vermiş; bir anlamda hüküm fıkrasında kendi içinde çelişkiye düşmüştür.2-)TMK.nun 505.maddesine göre; "Mirasçı olarak alt soyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Bu mirasçılardan hiçbiri yoksa, miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.TMK.nun 560.maddesine göre de; "Saklı payını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler." Bu durumda davanın TMK'nun 565.maddesi gereğince tenkis hükümlerine göre incelenmesi gerekir. Tenkiste, tasarrufa konu malın paylaşımı yönünden araştırma yapmak için sabit tenkis oranı belirlenmelidir.Somut olayda mahkemece; dava dilekçesindeki vasiyetnamenin saklı payları ihlal ettiği yönündeki beyanlar tenkis talebi olarak görülmüş ancak tenkis konusunda uzman bilirkişi görüşüne başvurulmadan mahkmece yapılan değerlendirmeye göre davacının saklı payının ihlal edildiği gerekçe gösterilerek davacının saklı payı nispetinde vasiyetnamenin kısmen iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.