Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1842 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14417 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 14. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 08/05/2014NUMARASI : 2013/852-2014/351Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava ve talebini açıklayan dilekçesi ile; davacının öğrenci olduğunu belirterek, davalı babanın aylık 1.500.00.- TL yardım nafakası ödemesine karar verilmesini talep etmiştir .Davalı vekili, müvekkilinin aylık 750.00.- TL yardım nafakası ödemeyi kabul ettiğini belirtmiştir.Mahkemece; davacı yararına, aylık 750.00.- TL yardım nafakası takdir edilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.TMK.'nun 328/2.maddesine göre; "çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler",TMK.'nun 364/.maddesinde ise; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdürler",TMK.'nun 365/2 maddesinde de; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda, davalı babanın mühendis olduğu, aylık 10.000.00.- TL gelir elde ettiği, yeniden evlendiği, 2007 ve 2010 doğumlu iki çocuğu daha olduğu, kira ödemediği; dava dışı annenin öğretmen olduğu, aylık 2.400.00.- TL gelir elde ettiği, kızı ile kendi evinde kaldığı, aracı olduğu; davacının ise, 1991 doğumlu olduğu, ............... Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenci olduğu, annesi ile kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı yararına takdir edilen yardım nafakasının miktarı, davacının giderlerinin çoğuna dava dışı annesinin katlanmasına yol açacak denli azdır.O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, davacının giderleri, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü değerlendirilerek ve hakkaniyet ilkesi de (TMK 4.maddesi) gözetilerek; daha uygun bir yardım nafakası takdir etmekten ibarettir. Mahkemece, anılan ilkeler gözardı edilerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.