Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18409 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14849 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ VEK.AV....Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili şirket ile....i arasında, .... tarafından ihale edilen "...Yapım" işini üstlenmek amacıyla bir adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını; söz konusu işin ihale aşamasında müvekkili şirketin, ihale ile ilgili kabul, dökümanları hazırlamak ve geçici kabulü imzaya yetkili kılmak amacıyla yapacağı işleri sınırlandırarak .... 02.02.2007 tarih ve 00873 sayılı vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini; A.... de bu vekaletnameye dayalı olarak yetkisi olmadığı halde .... temsilcisi.... şirketi temsil ve ilzama münferit imzası ile yetkili kıldığını; .... 11.04.2007 tarih ve 15578 yevmiye sayılı azilname ile azledildiğini; ...., 15.08.2007 tarihinde, hiçbir sözleşme ve vekaletname ile yetkili kılınmadığı halde ortaklık adına davalı ... inş..... lehine, iptalini istedikleri senedi "bedeli nakden ahzolunmuştur" şeklinde tanzim edip, teslim ettiğini; adı geçen firmanın da bu senede istinaden ....nolu dosyası üzerinden icra takibine koyduğunu; davalı şirketin, suiniyetli olarak .... usulsüz olarak yetkili kılındığı vekaletnameye müsteniden müvekkili aleyhine haksız icra takibi uyguladığından; müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.... -2-Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleblerinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkil şirketin, davacının da beyan ettiği gibi .... tarafından yapımı üstlenilen .... Müdürlüğü tarafından ihale edilen inşaat işi için davacı tarafa beton temin ettiğini, beton satışı karşılığı alacağını .... ve davacı taraftan alamadığını; bu nedenle, alacağının tahsili için taraflar aleyhine icra takibinde bulunduğunu, şirketin borçlusu konumunda olan adi şirketin taraflarına yönelik icra takibi başlattığını; davacının, söz konusu inşaatın yapımını üstlenen ortak girişimi oluşturan iki firmadan biri olması nedeniyle borçtan sorumlu olduğunu savunarak; davanın reddini istemiş, kötü niyetli hareket eden davacıdan %40 icra inkar tazminatı talep etmiştir.Mahkemece; "Dava başlangıçta adi ortaklığı oluşturan şirketlerden ....ile davalı arasında düzenlenen sözleşme sonrasında, adi ortaklığı kapsayacak şekilde, hazır beton alımı ek sözleşmesi kapsamında, teminat olarak davalı şirkete verilen bonodan ötürü davacı şirketin sorumlu olup olmadığı noktasındadır. ...Davalı şirketin aynı tarihte adi ortaklık ve adi ortaklığı oluşturan taraflardan dava dışı .... ile imzaladığı iki ayrı beton satış sözleşmesi mevcut olup, delil olarak dayandığı kendi ticari defter ve kayıtlarında beton satışı nedeni ile..... 47.516,65 TL borçlu olduğu, adi ortaklık kayıtlarında davalı şirkete beton alımı nedeni ile borç bulunmadığı gibi özellikle davalı şirketin kayıtlarında da gerek davacı şirkete gerekse adi ortaklığın borçlu kılacak herhangi bir kayıt bulunmadığı; bu nedenle, alınacak hazır beton karşılığı davalı şirkete teminat olarak verilen dava konusu icra takibine dayanak bonodan ötürü davacı şirketin davalı şirkete borçlu bulunmadığı anlaşılmış ve bu yönde kanaat oluşmuştur, gerekçesiyle" davanın kısmen kabulü ile, 75.000,00 TL bedelli bonodan ötürü davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin isteminin reddine; koşulları bulunmamakla davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Davada, adi ortaklık adına, dava dışı kişi tarafından düzenlenip verilen bonoya dayanılarak haklarında yapılan icra takibinde, bonoyu düzenleyenin yetkisizliği ve bononun geçersizliği ileri sürülerek; borçlu olunmadığının tespiti istenilmektedir.Davacı şirket ile dava konusu bonuyu düzenleyen .... temsilcisi bulunduğu... arasında ihaleyle üstlenilen inşaat işinin yapılması hususunda bir adi ortaklık sözleşmesinin yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, dava dışı (adi ortaklığı temsile yetkili) kişi tarafından, ortaklığın borcu nedeniyle düzenlenip davalı şirkete verilen bonodan dolayı ortaklardan birini teşkil eden davacı şirketin sorumlu olup olmadığı noktasındadır.Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık adına, üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğeri aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir.Somut olayımızda; davacı, (dava dışı ..... de yer aldığı) ortaklığa ait borç nedeniyle, davalı şirkete verilen bono senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemektedir. O halde, 3.kişi davalı alacaklılara karşı tek başına dava açamaz. Adi ortaklığın diğer ortağı bulunan .... (mecburi dava arkadaşlığı nedeniyle) davaya katılımı sağlanmalıdır. Mahkemece, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.....Öte yandan, davacı tarafından; adi ortaklık sözleşmenin iptali istemiyle .... dava açıldığı, yine davaya konu bono senedinin düzenlenmesinde sanıkların (.....) resmi belgede sahtecilik yaptıkları iddiasıyla Ceza Mahkemesinde dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu davaların sonucu, iş bu davayı etkileyeceğinden, bekletici mesele yapılıp sözü edilen davaların sonucuna göre bir değerlendirme yapılması gerekirken, bu hususta eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, şimdilik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine mahal bulunmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.