Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1840 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14868 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 14/05/2013NUMARASI : 2007/255-2013/311Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, kronik psikoz hastası olduğunu, rahatsızlığı nedeniyle çalışma gücü kaybı olup çalışamadığını, çeşitli işlerde çalışmaya teşebbüs ettiğini; ancak, rahatsızlığının bu işlerde çalışmasına engel olduğunu, sürekli bakıma muhtaç olduğunu; barınma, tedavi, gıda gibi temel ihtiyaçlarını sağlayamadığını ileri sürerek; aylık 300.00 YTL yardım nafakasına hükmedilmesini ve nafakanın her yıl DİE yıllık enflasyon oranlarında arttırılarak devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; Adli Tıp Raporu ile, davacının; şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyette ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilmediği; menfaatlerini, müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi ile eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığı; bu duruma göre, davacının fiil ehliyetine haiz olup, kendisine vasi veya müşavir tayinine mahal bulunmadığı ve Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü kapsamında sürekli maluliyet oranı tayinine yer olmadığı tesbit edilmiş olmakla yardım nafakası talebinin davacının yaşı; çalışmaya engel bir sağlık sorununun olmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Herkes yardım etmediği taktirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu-alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK. 364 md.)Genel olarak Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E-688 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği...” kabul edilmiştir. Dosya içeriğince mevcut 27.07.2006 tarihli Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu Raporu ile davacıya kronik psikoz tanısı konulduğu ve sürekli özür oranının %60 olduğu ve 05.01.2006 tarihli Kasımpaşa Askeri Hastanesinin Sağlık Kurulu muayene fişi ile de psikotik bozukluk nedeniyle askerliğe elverişli olmadığı bildirilmiştir.Yargılama sırasında alınan üç ayrı Adli Tıp Kurumu Raporu ile davacıda herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilmediği, fiil ehliyetine haiz olduğu, malüliyet oranı tayinine yer olmadığı tespit edilmiş ise de; davanın açıldığı tarih itibariyle işsiz olduğu anlaşılmaktadır. Mevcut bir işin varlığına rağmen çalışamadığı da savunulup kanıtlanmış değildir. Ülkemizdeki mevcut ekonomik durum gözetildiğinde davacının iş bulma imkanı da güçtür. Hal böyle olunca hiçbir mal varlığı ve geliri bulunmayan davacıya davalı babanın yardım etmesi kanuni bir zorunluluk olduğu gibi ahlaki bir görevin yerine getirilmesi olarak kabul edilmelidir.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kaldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle, kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde, TMK.'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. O halde, mahkemece yapılacak iş; davalı babanın ve dava dışı annenin ekonomik sosyal durumları ayrıntılı olarak araştırılarak; tarafların ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, davacının giderleri, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü değerlendirilerek ve hakkaniyet ilkesi (TMK 4.maddesi ) de gözetilerek uygun bir yardım nafakası takdir etmekten ibarettir.Mahkemece; anılan ilkeler gözardı edilerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.