Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18322 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10337 - Esas Yıl 2015





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ÇAY ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 31/03/2015NUMARASI : 2014/363-2015/175Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 9 yıl önce evlendiklerini, davalının anne ve babasıyla birlikte oturduklarını, müstakil ev hazırlamadığını, yükümlülüklerini yerine getirmediğini, şoförlük yaptığından dolayı 5-6 ay eve gelmediğini, bu sürelerde davacının ailesinin hizmetinde ve insafına kaldığını, ihtiyaçlarının karşılanmadığını, hakaret ve darpa uğradığını, evden kovulduğunu, gelirinin bulunmadığını belirterek aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacının sebepsiz şekilde evden ayrıldığını, iddialarının gerçeği yansıtmadığını, evliliklerinin karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde devam ettiğini, talep edilen nafaka bedelinin uygun olmadığını, sorunların çözülebileceğini, kendi geçimini sağlamakta zorlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; tanık beyanları uyarınca tarafların iyi geçindikleri, davacının eşinin ailesi ile birlikte müşterek hanede yaşamalarının olumsuz bir sonucunun tanık beyanlarıyla ispatlanamaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın, 197.maddesine göre de; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.Davada; davacı için, ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak, tedbir nafakası istenmektedir. Buna göre, davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir. Dosya içeriği ve tanık beyanlarına göre tarafların 22/05/2005 tarihinde evlendikleri, davalının anne ve babasıyla birlikte yaşadıkları, davacının ayrı bir ev açılmasını istediği, ancak davalı tarafından anne ve babasının yaşlı olduğu belirtilerek ayrı ev açma hususunun kabul edilmediği, gelip eşini götürmediği ve bu hususta davet veya ihtarı olmadığı anlaşılmaktadır. Evlilik birliği içerisinde koca, eşine ve çocuklarına ayrı bir ev temin etmekle mükelleftir. Kadının, kocanın ailesi ile birlikte yaşamaya evlenmeden önce rıza göstermesi; Kocanın, kadının bu duruma katlanması için diretmesini haklı kılmaz.O halde; davacı eş ayrı yaşamakta haklı olup, mahkemece davacının geçimi için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.